scale up vize
scale up vize

Turkish Press Röportaj: Turan Demirci

ÖZEL HABER 04.11.2017 - 04:03, Güncelleme: 04.11.2017 - 04:03
 

Turkish Press Röportaj: Turan Demirci

"Okul yıllarında ressam olmak isterdim, olmadı. Bende bütün hayatımı bir resme çevireceğim dedim o gün bu gündür hayata renk katan ne varsa ilgilenmeye başladım. Yazdım, çizdim, boyadım, yonttum. Ben yonttukça hayat da beni yontmaya başladı. Yongalar da zaten böyle ortaya çıktı."
Serra Erdoğan: Merhaba, ilk olarak kendiniz hakkında bizi biraz bilgilendirir misiniz? Turan Demirci: Okul yıllarında ressam olmak isterdim, olmadı. Bende bütün hayatımı bir resme çevireceğim dedim o gün bu gündür hayata renk katan ne varsa ilgilenmeye başladım. Yazdım, çizdim, boyadım, yonttum. Ben yonttukça hayat da beni yontmaya başladı. Yongalar da zaten böyle ortaya çıktı. Yongalar sadece bir isim değildir. Hayatımdan veya hayatlarımızdan dökülen hikayeler, olaylardır. Ben sadece aradaki bağlantıları kuruyor kendi gözümden ve gönlümden yorumluyorum. Sizce yazarlık nedir ? Dünyalar yıkıp yeni dünyalar kurmaktır. Ben böyle istiyorum diyebilmek, bunu birde yazıya döküp kayıt altına alabilmektir. Tabi bunu yaparken karşılaşabileceğiniz her zorluğu da göze alabilmektir. Yazarlık şavaşabilmektir, herkes bir rutini tekrarlarken çemberin dışına atlamayı göze alabilmektir. İnsanlar uyurken uykusuz kalabilmektir, insanlar eğlenirken bir tenhaya çekilebilmektir. İnsanlar umursamazken, dertlenebilmektir. Yazarlık bütün bir insanlığı içinizde yaşatabilmek, her duyguya, her duruma gönlünüzde bir yer açabilmektir. Söylenmemişlere söz olabilmektir, görülmemişlere göz olabilmektir. Hayatınızda en fazla iz bırakan olay veya durum nedir? Ortaokul yıllarında bir Türkçe öğretmenimiz vardı. O zamanlar televizyondan sadece TRT kanalını izlerdik ve Perşembe günleri de Türk filmi yayınlanırdı. Cuma günleri son iki dersimiz Türkçe olduğundan öğretmenimiz adet edinmişti birinci dersi normal müfredata ikinci dersi ise bir önceki gün yayınlanan Türk filminde ne anlatılmak istendiğini tartışmaya ayırırdı. Kırk kişilik sınıf bir ders boyunca aralıksız tartışırdık. Ben işte o zaman aslında oyuncuların değil yönetmenlerin ve illaha da senaristelerin rolünün ne olduğunu anladım. Ve o gün bu gündür ne zaman bir olay olsa arka plandaki senaristin kim olduğunu merak ederim… Kitabınızı nasıl yazmaya karar verdiniz ? Kitabınızın içeriğinden biraz bahseder misiniz ? Babamdan bana kalan teş şey bir tırpan bileme masatıdır. Dedemden ise hiç bir şey kalmamış, sadece ismini biliriz. Bu ülkede üç kuşak ötesini bilmeyen milyonlarca insan yaşar. Sizin anlayacağınız biz kimliksiz bir toplumuz. Oysa ki bu insanlar dünya üzerinde yaşadılar, evler yaptılar, ekinler ektiler, çocuklar yetiştirdiler, memurluk yaptılar, eğitim verdiler, eğitildiler. Söz olup uçup gittiler ama bir satır yazı olup kalamadılar. Yazma nedenim tarihe not düşmek üç kuşak sonra hatırlanmayan biri olmamak içindir. Bunu yaparken de gayem sadece şahsım için değil yaşadığım, gördüğüm, duyduğum diğer insanların ve olayların da tarihe tutunması içindir. Çocukluğumdan itibaren duyduğum, yaşadığım, gözlediğim olaylar arasında beğlantılar kurduğumu farkettim. Zihnim böyle çalışıyor. Tarihler değişse de kimi olayların bir biriyle ilintili olduğunu gözleme fırsatım oldu. Bu ilintilerin eğer yazarsam başka insanların da farkına varabileceğinden yola çıkarak da yazmaya karar verdim. Kitabımın içeriğinde insan var ve olmazsa olmaz olaylar var. Hayal gücünüz çok geniş ve renkli olmalı. Bununla ilgili neler söyleyebilirsiniz? Her zaman şöyle derim “hayaller başka hayat başka bir şeydir” Hayatın keskin yanlarından kaçmak için hayalin buğulu ve büyülü dünyasına sığınmak olmazsa olmazlarımdan. Fakat bunu zorluklara arkamı dönmek için değil de mücadele etmek adına hayal dünyamdan ip uçları almak için kullandığımı söylesem daha doğru olur. Her savaşçının silahlara ihtiyacı vardır. Yazarın silahı ise kelimelerdir. Kelimelerin ne kadar güçlü olduğuna örnek olsun diye şunu söylemek isterim. Bir ülkenin bütün insanları toplanır ve kendilerini yönetsin diye bir insanı seçerler. O insanın kürsüye çıktığında kullandığı tek bir silahı vardır, kelimeler… Bu örnek bile bize sözlerin ne kadar büyük bir güce sahip olduğunu gösterir. İşte o sözler de gücünü hayallerden alır. Yazarların çıkış noktası ise tam orasıdır.   Yazarken olmazsa olmazlarınız var mı? ( örn. çay-kahve içmek gibi ) Sessizlik… Benim için yazmak yazma eyleminin sadece son halkası. Düşünürken birden fazla şeyi bir arada yaşadığımda daha kolay konsantre olabiliyorum. Örneğin bir yandan çalışıp bir yandan müzik dinlerken bir yandan da yazacağım konuları düşünmek benim açımdan yoğunlaşmam için daha uygun. Sıra yazmaya geldiğinde ise konunun zihnimden aktığı hızla yazmam gerektiği için sadece sessizliğe ihtiyaç duyuyorum..   Bir yazar için zaman ne demektir? Her zaman kullandığım bir sözüm vardır “yetenek çalışmaya muhtaçtır” Çalışmak ise kesinlikle zamanla ilintili bir mesele. Zamanı doğru kullanamadığınızda zihninizde hapsolmuş hayallerle baş başa kalırsınız. Oysa ki dış dünya yine zaman dilimleri içinde üretimlere ulaşmaya çalışır. Sizin üretimlerinizle dış dünyanın talepleri bir birini karşılamıyorsa zamanı doğru kullanmıyorsunuz demektir. Yazar olmak demek hayatın bölünmüş zamanlarının dışında kalmak değildir. Tam tersine bölünmüş zamanların arasına girip bilgi peşindeki insanlara ulaşabilmektir.   Günlük hayat kaleminizi nasıl etkiliyor ? Yazdıkça biriktirmiş olduğum ne kadar çok hikaye olduğunu farkettim. Sanıyorum bu sürekli dikkat halinde olmamdan kaynaklanıyor. Günlük hayat aslında benim için hikayelere ulaşmak veya kaydetmek için bir fırsat. Tabii ki yaşadığımız günlerde Türk ve Dünya siyasetinin olumsuz yanlarının zihnimi kirletmesine fırsat vermemeye uğraşıyorum. Ben umutlu biriyim, dünyanın daha güzel, daha yaşanabilir bir yer olacağına dair ümidimi hep muhafaza ediyorum. Bunun yolunun da ipuçlarını doğru takip ederek bizi aydınlığa çıkaracak değerlerin peşinden gitmemiz gerektiğinden geçtiğini düşünüyorum. Bunu yaparken hayatı kirleten şeylerden uzak durmanın aslında bir kaçış değil sadece bu kirliliğin dışında kalmanın bir yolu olduğunu düşünüyorum.   Ufukta yeni bir kitap var mı ? Yongaları bir üçleme olarak düşünmüştüm. Birincisi yayınlandı şu anda ikincisinin yazımı devam ediyor. Yazmak, düşüncelerinizi okunabilir bir hale getirmek aslında öğrenilen ve süreç içinde gelişitirlebilen bir durum. O yüzden yıllardır notlar alıyorum. Şimdi bunların yavaş yavaş gün yüzüne çıkma zamanı geldi diye düşünüyorum. Öncelikde dediğim gibi üçlemeyi bitirmek istiyorum, sonrası Allah kerim…   Bir yazar olarak okuyucularınıza mesajlarınız nelerdir? Okuyunuz, bir takvim yaprağının arkasını da, bir ansiklopediyi de, bilgisayarınızdaki veya telefonunuzdaki herhangi bir yazıyı da. Unutmayınız ki yazmak dünyanın en zor işlerinden biridir ve her metin uzun düşünceler ve uğraşlar sonucunda meydana gelir. Bunun bana ne yararı olur, bu benim ne işime yarar ki demeden okuyunuz. Hayatınızın bir yerinde okuduklarınızın muhakkak bir işinize yarayacağını unutmayınız. Ömrünüz boyunca yanınızda taşıyacağınız tek ve yegane şey bilgileriniz olacaktır. Bunun için bilginin zihninizde yazılar yoluyla oluşmasına olanak tanımak için bunu bir alışkanlık haline getiriniz ve okuyunuz…
"Okul yıllarında ressam olmak isterdim, olmadı. Bende bütün hayatımı bir resme çevireceğim dedim o gün bu gündür hayata renk katan ne varsa ilgilenmeye başladım. Yazdım, çizdim, boyadım, yonttum. Ben yonttukça hayat da beni yontmaya başladı. Yongalar da zaten böyle ortaya çıktı."
Serra Erdoğan: Merhaba, ilk olarak kendiniz hakkında bizi biraz bilgilendirir misiniz?
Turan Demirci: Okul yıllarında ressam olmak isterdim, olmadı. Bende bütün hayatımı bir resme çevireceğim dedim o gün bu gündür hayata renk katan ne varsa ilgilenmeye başladım. Yazdım, çizdim, boyadım, yonttum. Ben yonttukça hayat da beni yontmaya başladı. Yongalar da zaten böyle ortaya çıktı. Yongalar sadece bir isim değildir. Hayatımdan veya hayatlarımızdan dökülen hikayeler, olaylardır. Ben sadece aradaki bağlantıları kuruyor kendi gözümden ve gönlümden yorumluyorum.

Sizce yazarlık nedir ?
Dünyalar yıkıp yeni dünyalar kurmaktır. Ben böyle istiyorum diyebilmek, bunu birde yazıya döküp kayıt altına alabilmektir. Tabi bunu yaparken karşılaşabileceğiniz her zorluğu da göze alabilmektir. Yazarlık şavaşabilmektir, herkes bir rutini tekrarlarken çemberin dışına atlamayı göze alabilmektir. İnsanlar uyurken uykusuz kalabilmektir, insanlar eğlenirken bir tenhaya çekilebilmektir. İnsanlar umursamazken, dertlenebilmektir. Yazarlık bütün bir insanlığı içinizde yaşatabilmek, her duyguya, her duruma gönlünüzde bir yer açabilmektir. Söylenmemişlere söz olabilmektir, görülmemişlere göz olabilmektir.



Hayatınızda en fazla iz bırakan olay veya durum nedir?
Ortaokul yıllarında bir Türkçe öğretmenimiz vardı. O zamanlar televizyondan sadece TRT kanalını izlerdik ve Perşembe günleri de Türk filmi yayınlanırdı. Cuma günleri son iki dersimiz Türkçe olduğundan öğretmenimiz adet edinmişti birinci dersi normal müfredata ikinci dersi ise bir önceki gün yayınlanan Türk filminde ne anlatılmak istendiğini tartışmaya ayırırdı. Kırk kişilik sınıf bir ders boyunca aralıksız tartışırdık. Ben işte o zaman aslında oyuncuların değil yönetmenlerin ve illaha da senaristelerin rolünün ne olduğunu anladım. Ve o gün bu gündür ne zaman bir olay olsa arka plandaki senaristin kim olduğunu merak ederim…

Kitabınızı nasıl yazmaya karar verdiniz ? Kitabınızın içeriğinden biraz bahseder misiniz ?
Babamdan bana kalan teş şey bir tırpan bileme masatıdır. Dedemden ise hiç bir şey kalmamış, sadece ismini biliriz. Bu ülkede üç kuşak ötesini bilmeyen milyonlarca insan yaşar. Sizin anlayacağınız biz kimliksiz bir toplumuz. Oysa ki bu insanlar dünya üzerinde yaşadılar, evler yaptılar, ekinler ektiler, çocuklar yetiştirdiler, memurluk yaptılar, eğitim verdiler, eğitildiler. Söz olup uçup gittiler ama bir satır yazı olup kalamadılar. Yazma nedenim tarihe not düşmek üç kuşak sonra hatırlanmayan biri olmamak içindir. Bunu yaparken de gayem sadece şahsım için değil yaşadığım, gördüğüm, duyduğum diğer insanların ve olayların da tarihe tutunması içindir. Çocukluğumdan itibaren duyduğum, yaşadığım, gözlediğim olaylar arasında beğlantılar kurduğumu farkettim. Zihnim böyle çalışıyor. Tarihler değişse de kimi olayların bir biriyle ilintili olduğunu gözleme fırsatım oldu. Bu ilintilerin eğer yazarsam başka insanların da farkına varabileceğinden yola çıkarak da yazmaya karar verdim. Kitabımın içeriğinde insan var ve olmazsa olmaz olaylar var.



Hayal gücünüz çok geniş ve renkli olmalı. Bununla ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Her zaman şöyle derim “hayaller başka hayat başka bir şeydir”
Hayatın keskin yanlarından kaçmak için hayalin buğulu ve büyülü dünyasına sığınmak olmazsa olmazlarımdan. Fakat bunu zorluklara arkamı dönmek için değil de mücadele etmek adına hayal dünyamdan ip uçları almak için kullandığımı söylesem daha doğru olur. Her savaşçının silahlara ihtiyacı vardır. Yazarın silahı ise kelimelerdir. Kelimelerin ne kadar güçlü olduğuna örnek olsun diye şunu söylemek isterim. Bir ülkenin bütün insanları toplanır ve kendilerini yönetsin diye bir insanı seçerler. O insanın kürsüye çıktığında kullandığı tek bir silahı vardır, kelimeler… Bu örnek bile bize sözlerin ne kadar büyük bir güce sahip olduğunu gösterir. İşte o sözler de gücünü hayallerden alır. Yazarların çıkış noktası ise tam orasıdır.


 
Yazarken olmazsa olmazlarınız var mı? ( örn. çay-kahve içmek gibi )
Sessizlik… Benim için yazmak yazma eyleminin sadece son halkası. Düşünürken birden fazla şeyi bir arada yaşadığımda daha kolay konsantre olabiliyorum. Örneğin bir yandan çalışıp bir yandan müzik dinlerken bir yandan da yazacağım konuları düşünmek benim açımdan yoğunlaşmam için daha uygun. Sıra yazmaya geldiğinde ise konunun zihnimden aktığı hızla yazmam gerektiği için sadece sessizliğe ihtiyaç duyuyorum..
 
Bir yazar için zaman ne demektir?
Her zaman kullandığım bir sözüm vardır “yetenek çalışmaya muhtaçtır”
Çalışmak ise kesinlikle zamanla ilintili bir mesele. Zamanı doğru kullanamadığınızda zihninizde hapsolmuş hayallerle baş başa kalırsınız. Oysa ki dış dünya yine zaman dilimleri içinde üretimlere ulaşmaya çalışır. Sizin üretimlerinizle dış dünyanın talepleri bir birini karşılamıyorsa zamanı doğru kullanmıyorsunuz demektir. Yazar olmak demek hayatın bölünmüş zamanlarının dışında kalmak değildir. Tam tersine bölünmüş zamanların arasına girip bilgi peşindeki insanlara ulaşabilmektir.
 
Günlük hayat kaleminizi nasıl etkiliyor ?
Yazdıkça biriktirmiş olduğum ne kadar çok hikaye olduğunu farkettim. Sanıyorum bu sürekli dikkat halinde olmamdan kaynaklanıyor. Günlük hayat aslında benim için hikayelere ulaşmak veya kaydetmek için bir fırsat. Tabii ki yaşadığımız günlerde Türk ve Dünya siyasetinin olumsuz yanlarının zihnimi kirletmesine fırsat vermemeye uğraşıyorum. Ben umutlu biriyim, dünyanın daha güzel, daha yaşanabilir bir yer olacağına dair ümidimi hep muhafaza ediyorum. Bunun yolunun da ipuçlarını doğru takip ederek bizi aydınlığa çıkaracak değerlerin peşinden gitmemiz gerektiğinden geçtiğini düşünüyorum. Bunu yaparken hayatı kirleten şeylerden uzak durmanın aslında bir kaçış değil sadece bu kirliliğin dışında kalmanın bir yolu olduğunu düşünüyorum.


 
Ufukta yeni bir kitap var mı ?
Yongaları bir üçleme olarak düşünmüştüm. Birincisi yayınlandı şu anda ikincisinin yazımı devam ediyor. Yazmak, düşüncelerinizi okunabilir bir hale getirmek aslında öğrenilen ve süreç içinde gelişitirlebilen bir durum. O yüzden yıllardır notlar alıyorum. Şimdi bunların yavaş yavaş gün yüzüne çıkma zamanı geldi diye düşünüyorum. Öncelikde dediğim gibi üçlemeyi bitirmek istiyorum, sonrası Allah kerim…


 
Bir yazar olarak okuyucularınıza mesajlarınız nelerdir?
Okuyunuz, bir takvim yaprağının arkasını da, bir ansiklopediyi de, bilgisayarınızdaki veya telefonunuzdaki herhangi bir yazıyı da. Unutmayınız ki yazmak dünyanın en zor işlerinden biridir ve her metin uzun düşünceler ve uğraşlar sonucunda meydana gelir. Bunun bana ne yararı olur, bu benim ne işime yarar ki demeden okuyunuz. Hayatınızın bir yerinde okuduklarınızın muhakkak bir işinize yarayacağını unutmayınız. Ömrünüz boyunca yanınızda taşıyacağınız tek ve yegane şey bilgileriniz olacaktır. Bunun için bilginin zihninizde yazılar yoluyla oluşmasına olanak tanımak için bunu bir alışkanlık haline getiriniz ve okuyunuz…
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turkishpress.co.uk sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.