Antik Kentin göbeğinde ilginç bir yaşam öyküsü
30.10.2020 - 01:22, Güncelleme:
30.10.2020 - 01:22
Antik Kentin göbeğinde ilginç bir yaşam öyküsü
İzmir Seferihisar, Siğacık'ta Binlerce yıllık tarihe tanıklık etmiş, döneminin en ihtişamlı şehirlerinden Teos antik kentinin yaşayan tek sakini Ergün Güven'in ilginç hikayesini kendi ağzından dinledik.
Turkish Press News- Haber: İsmail Karakaş Foto: Emre Ali Kodan
Kendi deyimi ile “Teos’un yeni kralı” Ergün Güven’in 1981’de gazete ilanıyla aldığı arsası ve küçük evi antik kentin tam göbeğinde bulunuyor.
Binlerce dönüme kurulu tapınak, meclis, tiyatro, agora ve limanın bulunduğu tarihi antik alanda günlük hayatına devam eden, yüzyıllarca büyük medeniyetlerin geçtiği tarihi taşların tarihi zeytin ağaçlarının arasında yaşayan Ergün Güven’in tek komşusu tarihi kalıntılar.
Ergün Güven: “Bu küçük cennetin yeni kralı benim. Burası benim yaşam alanım, benim şehrim. Almanya’da uzun yıllar çalıştığım için dil biliyorum. Gelen turistleri gezdiriyorum. Bir taşa bile zarar gelsin istemem. Zaten tapulu olmasına rağmen buradaki küçük evimde 1. derecede SİT olduğu için çivi bile çakamıyorum. Kazılar yıllardır sürüyor. Benim evime sıra gelen kadar yüzyıllar geçer. Ben burada yaşar giderim burada çok mutluyum."
Teos antik Tiyatrosu, agora, meclis binasına giden yolun, Dionysos Tapınağı’nın bulunduğu alanın tam yanında, şehir surlarının olduğu bölümde duran evi kenti gezen turistlerin de ilgi odağı olan Ergun Güven, hikayesini şöyle anlattı: “Almanya’da büyük bir fabrikada çalışıyordum. Bir Alman hayat arkadaşım vardı, 1981’de Almanya’da Hürriyet’te bir ilan gördüm. Bu arsa ve damın satılık olduğundan bahsediyordu. Birkaç kez görüştükten sonra gelip aldık. Gide gele biraz düzelttik ve yerleştik. Bu sırada eşim vefat etti, O öldükten sonra geri döndüm. Buranın 2009’da kamulaştırılacağını duydum. Diğer arsaların bazılarını kamulaştırdılar. Benimkine bir şey olmadı. O yüzden sadece ağaçlarımın bakımını yapıyorum, bir şeye zarar vermiyorum, her şeyi yetkililere soruyorum. Benim yolum kentin içindeki kral yolu. Suyum bahçemdeki tarihi kuyunun tatlı suyu. Buranın sakinliğini ve bu büyülü havasını bırakamıyorum. Bahçemde meyve ağaçlarım var onlarla uğraşıyorum gelenlere meyve ikram ediyorum. Başka da bir şeyim yok. Ama burada yaşamak çok güzel. Kendimi bu binlerce yıllık kentin bir parçası, adeta cennetin yeni kralı gibi görüyorum.” şeklinde konuştu.
İzmir Seferihisar, Siğacık'ta Binlerce yıllık tarihe tanıklık etmiş, döneminin en ihtişamlı şehirlerinden Teos antik kentinin yaşayan tek sakini Ergün Güven'in ilginç hikayesini kendi ağzından dinledik.
Turkish Press News- Haber: İsmail Karakaş Foto: Emre Ali Kodan
Kendi deyimi ile “Teos’un yeni kralı” Ergün Güven’in 1981’de gazete ilanıyla aldığı arsası ve küçük evi antik kentin tam göbeğinde bulunuyor.
Binlerce dönüme kurulu tapınak, meclis, tiyatro, agora ve limanın bulunduğu tarihi antik alanda günlük hayatına devam eden, yüzyıllarca büyük medeniyetlerin geçtiği tarihi taşların tarihi zeytin ağaçlarının arasında yaşayan Ergün Güven’in tek komşusu tarihi kalıntılar.
Ergün Güven: “Bu küçük cennetin yeni kralı benim. Burası benim yaşam alanım, benim şehrim. Almanya’da uzun yıllar çalıştığım için dil biliyorum. Gelen turistleri gezdiriyorum. Bir taşa bile zarar gelsin istemem. Zaten tapulu olmasına rağmen buradaki küçük evimde 1. derecede SİT olduğu için çivi bile çakamıyorum. Kazılar yıllardır sürüyor. Benim evime sıra gelen kadar yüzyıllar geçer. Ben burada yaşar giderim burada çok mutluyum."
Teos antik Tiyatrosu, agora, meclis binasına giden yolun, Dionysos Tapınağı’nın bulunduğu alanın tam yanında, şehir surlarının olduğu bölümde duran evi kenti gezen turistlerin de ilgi odağı olan Ergun Güven, hikayesini şöyle anlattı: “Almanya’da büyük bir fabrikada çalışıyordum. Bir Alman hayat arkadaşım vardı, 1981’de Almanya’da Hürriyet’te bir ilan gördüm. Bu arsa ve damın satılık olduğundan bahsediyordu. Birkaç kez görüştükten sonra gelip aldık. Gide gele biraz düzelttik ve yerleştik. Bu sırada eşim vefat etti, O öldükten sonra geri döndüm. Buranın 2009’da kamulaştırılacağını duydum. Diğer arsaların bazılarını kamulaştırdılar. Benimkine bir şey olmadı. O yüzden sadece ağaçlarımın bakımını yapıyorum, bir şeye zarar vermiyorum, her şeyi yetkililere soruyorum. Benim yolum kentin içindeki kral yolu. Suyum bahçemdeki tarihi kuyunun tatlı suyu. Buranın sakinliğini ve bu büyülü havasını bırakamıyorum. Bahçemde meyve ağaçlarım var onlarla uğraşıyorum gelenlere meyve ikram ediyorum. Başka da bir şeyim yok. Ama burada yaşamak çok güzel. Kendimi bu binlerce yıllık kentin bir parçası, adeta cennetin yeni kralı gibi görüyorum.” şeklinde konuştu.
Kendi deyimi ile “Teos’un yeni kralı” Ergün Güven’in 1981’de gazete ilanıyla aldığı arsası ve küçük evi antik kentin tam göbeğinde bulunuyor.
Binlerce dönüme kurulu tapınak, meclis, tiyatro, agora ve limanın bulunduğu tarihi antik alanda günlük hayatına devam eden, yüzyıllarca büyük medeniyetlerin geçtiği tarihi taşların tarihi zeytin ağaçlarının arasında yaşayan Ergün Güven’in tek komşusu tarihi kalıntılar.
Ergün Güven: “Bu küçük cennetin yeni kralı benim. Burası benim yaşam alanım, benim şehrim. Almanya’da uzun yıllar çalıştığım için dil biliyorum. Gelen turistleri gezdiriyorum. Bir taşa bile zarar gelsin istemem. Zaten tapulu olmasına rağmen buradaki küçük evimde 1. derecede SİT olduğu için çivi bile çakamıyorum. Kazılar yıllardır sürüyor. Benim evime sıra gelen kadar yüzyıllar geçer. Ben burada yaşar giderim burada çok mutluyum."
Teos antik Tiyatrosu, agora, meclis binasına giden yolun, Dionysos Tapınağı’nın bulunduğu alanın tam yanında, şehir surlarının olduğu bölümde duran evi kenti gezen turistlerin de ilgi odağı olan Ergun Güven, hikayesini şöyle anlattı: “Almanya’da büyük bir fabrikada çalışıyordum. Bir Alman hayat arkadaşım vardı, 1981’de Almanya’da Hürriyet’te bir ilan gördüm. Bu arsa ve damın satılık olduğundan bahsediyordu. Birkaç kez görüştükten sonra gelip aldık. Gide gele biraz düzelttik ve yerleştik. Bu sırada eşim vefat etti, O öldükten sonra geri döndüm. Buranın 2009’da kamulaştırılacağını duydum. Diğer arsaların bazılarını kamulaştırdılar. Benimkine bir şey olmadı. O yüzden sadece ağaçlarımın bakımını yapıyorum, bir şeye zarar vermiyorum, her şeyi yetkililere soruyorum. Benim yolum kentin içindeki kral yolu. Suyum bahçemdeki tarihi kuyunun tatlı suyu. Buranın sakinliğini ve bu büyülü havasını bırakamıyorum. Bahçemde meyve ağaçlarım var onlarla uğraşıyorum gelenlere meyve ikram ediyorum. Başka da bir şeyim yok. Ama burada yaşamak çok güzel. Kendimi bu binlerce yıllık kentin bir parçası, adeta cennetin yeni kralı gibi görüyorum.” şeklinde konuştu.
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.