scale up vize
scale up vize
Özkan Sapsağlam (Doç.Dr. Öğretim Üyesi)
Köşe Yazarı
Özkan Sapsağlam (Doç.Dr. Öğretim Üyesi)
 

Bedeni İçin Yaşayan Ruhunu Unutan Modern İnsan

Bedeni İçin Yaşayan Ruhunu Unutan Modern İnsan Beden ve ruh, insanın iki yüzü. Biri dünyaya ait olan, diğeri ise yücelerden gelen ve Allah’a ait olan. Biri maddi ve ölümlü olan diğeri ise manevi ve ölümsüz olan. Bir arada ve bir denge üzerine inşa edilen ve bu dengeyi kendi eliyle yıkan insan! Post-modern toplumlarda bir kabul ve prestij aracı olarak konumlandırılan insan bedeni ve bedeni üzerinden değer ve statü elde etmeye çalışan modern insan modeli. İnsanlık tarihi boyunca en şaşalı ve gösterişli çağını yaşıyor, insan bedeni. Şimdiye kadar görmediği değer, ilgi ve bakım sayesinde, beden ruh dengesinde öne geçmiş görünüyor.  Estetik ve güzellik pazarı milyarlarca liranın döndüğü bir sektör haline gelirken, televizyon programlarında ideal bir vücuda, güzel bir yüze ve dikkat çekici bir dış görünüşe sahip olmanın yolları anlatılıyor. Gazeteler, dergiler ve sosyal medya ortamları “mükemmel bedenin inşası” için sayfalarca dolusu röportaj ve fotoğraf yayınlıyor. Güzellik uzmanlarının milyonlarca takipçisi var ve en çok satan basılı yayınlar güzellik ve moda dergileri. Kapitalizm ile birlikte, insan bedeni adeta bir ürün sergileme vitrinine dönüşmüş durumda. Ayakkabıdan, motosiklete, mobilyadan çikolataya kadar her ürün neredeyse güzel bir manken eşliğinde tanıtılıyor. Burada sorgulanması gereken asıl mesele ise kadının ve bedeninin metalaştırılması, ticarileştirilmesidir.  Geçmişte insanın kabından ziyade kabının içindeki ahlakı, adamlığı yani insanlığı değer görürken bugün kabına ve kılıfına göre değer atfediliyor insana. Güzel bir bedene sahip olmak iyi bir iş, iyi bir gelir, iyi bir eş ve mutlu bir yaşam için adeta bir ön koşul gibi dayatılıyor gencecik dimağlara.  Yanılan, aldanan ve hüsrana uğrayan insan, yine aldandı ve yanıldı. Maddi olan her şey gibi geçici, ölümlü ve zamana karşı yenilmeye mahkûm olan bedenine ne çok değer ve anlam yükledi. Oysa zaman, en güzel yüzü, en gösterişli bedeni ve en göz alıcı güzellikleri dahi yavaş yavaş eskitir ve öldürür.  Bedeni ve güzelliği üzerinden değer ve statü bulmaya çalışan insan, gençliğini ve güzelliğini kaybettiğinde gördüğü ilgi ve yakınlığı kaybeder, hayal kırıklığına ve hüsrana uğrar. Dolayısıyla etrafımızdaki insanlarla ve kendimizle ilişkimizi eskimeyecek, bozulmayacak ve baki kalacak şeyler üzerinden kurmamız gerekir.  İnsan, sağlıklı bir bedene sahip olmak, bakımlı ve temiz olmak için elbette gayret göstermeli. Fakat kendisine verilen güzellikleri bozarak, yaratılış fıtratına aykırı davranarak yahut topluma model olarak sunulan bedenlere bürünerek bir değer ve statü arayışına girerek kendi mutsuzluğunu satın almamalıdır. İnsan, sadece bedeni ve güzelliği ile değil ruhunu beslemek için de bir gayret içinde olmalıdır. Zira ruh insana verilmiş bir bedendir ve günü gelince sahibine geri dönecektir.  Rabbimiz insanın yaratılışına ve ruha dair şöyle buyurmaktadır; “Sonra ona düzgün bir şekil vermiş ve ruhundan ona üflemiş; sizi kulak, göz ve gönüllerle donatmıştır. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!” (Secde suresi 9. Ayet). Yani insana verilen ruh, Allah’ın, ruhundan bir parçadır. Ruh, insan için çok değerli ve özenle koruması gereken bir emanettir. Peki, bu ulvi emaneti yeterince koruyabiliyor muyuz?  Bedenimiz ve dış görünüşümüz için harcadığımız zaman, emek ve paraya karşın ruhumuzun bakımı ve güzelleşmesi için ne yapıyoruz?  İnsan ancak ruhunun güzelliği, ahlakı ve imanı ile ebedi huzuru ve ölümsüzlüğü elde edebilir. Ölümsüzlüğü, ölümlü beden üzerinden aramak, sonu hüsran olan bir arayıştır.  Vesselam…
Ekleme Tarihi: 31 Ağustos 2019 - Cumartesi

Bedeni İçin Yaşayan Ruhunu Unutan Modern İnsan

Bedeni İçin Yaşayan Ruhunu Unutan Modern İnsan

Beden ve ruh, insanın iki yüzü. Biri dünyaya ait olan, diğeri ise yücelerden gelen ve Allah’a ait olan. Biri maddi ve ölümlü olan diğeri ise manevi ve ölümsüz olan. Bir arada ve bir denge üzerine inşa edilen ve bu dengeyi kendi eliyle yıkan insan!

Post-modern toplumlarda bir kabul ve prestij aracı olarak konumlandırılan insan bedeni ve bedeni üzerinden değer ve statü elde etmeye çalışan modern insan modeli. İnsanlık tarihi boyunca en şaşalı ve gösterişli çağını yaşıyor, insan bedeni. Şimdiye kadar görmediği değer, ilgi ve bakım sayesinde, beden ruh dengesinde öne geçmiş görünüyor. 

Estetik ve güzellik pazarı milyarlarca liranın döndüğü bir sektör haline gelirken, televizyon programlarında ideal bir vücuda, güzel bir yüze ve dikkat çekici bir dış görünüşe sahip olmanın yolları anlatılıyor. Gazeteler, dergiler ve sosyal medya ortamları “mükemmel bedenin inşası” için sayfalarca dolusu röportaj ve fotoğraf yayınlıyor. Güzellik uzmanlarının milyonlarca takipçisi var ve en çok satan basılı yayınlar güzellik ve moda dergileri.

Kapitalizm ile birlikte, insan bedeni adeta bir ürün sergileme vitrinine dönüşmüş durumda. Ayakkabıdan, motosiklete, mobilyadan çikolataya kadar her ürün neredeyse güzel bir manken eşliğinde tanıtılıyor. Burada sorgulanması gereken asıl mesele ise kadının ve bedeninin metalaştırılması, ticarileştirilmesidir. 

Geçmişte insanın kabından ziyade kabının içindeki ahlakı, adamlığı yani insanlığı değer görürken bugün kabına ve kılıfına göre değer atfediliyor insana. Güzel bir bedene sahip olmak iyi bir iş, iyi bir gelir, iyi bir eş ve mutlu bir yaşam için adeta bir ön koşul gibi dayatılıyor gencecik dimağlara. 

Yanılan, aldanan ve hüsrana uğrayan insan, yine aldandı ve yanıldı. Maddi olan her şey gibi geçici, ölümlü ve zamana karşı yenilmeye mahkûm olan bedenine ne çok değer ve anlam yükledi. Oysa zaman, en güzel yüzü, en gösterişli bedeni ve en göz alıcı güzellikleri dahi yavaş yavaş eskitir ve öldürür. 

Bedeni ve güzelliği üzerinden değer ve statü bulmaya çalışan insan, gençliğini ve güzelliğini kaybettiğinde gördüğü ilgi ve yakınlığı kaybeder, hayal kırıklığına ve hüsrana uğrar. Dolayısıyla etrafımızdaki insanlarla ve kendimizle ilişkimizi eskimeyecek, bozulmayacak ve baki kalacak şeyler üzerinden kurmamız gerekir. 

İnsan, sağlıklı bir bedene sahip olmak, bakımlı ve temiz olmak için elbette gayret göstermeli. Fakat kendisine verilen güzellikleri bozarak, yaratılış fıtratına aykırı davranarak yahut topluma model olarak sunulan bedenlere bürünerek bir değer ve statü arayışına girerek kendi mutsuzluğunu satın almamalıdır. İnsan, sadece bedeni ve güzelliği ile değil ruhunu beslemek için de bir gayret içinde olmalıdır. Zira ruh insana verilmiş bir bedendir ve günü gelince sahibine geri dönecektir. 

Rabbimiz insanın yaratılışına ve ruha dair şöyle buyurmaktadır; “Sonra ona düzgün bir şekil vermiş ve ruhundan ona üflemiş; sizi kulak, göz ve gönüllerle donatmıştır. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!” (Secde suresi 9. Ayet). Yani insana verilen ruh, Allah’ın, ruhundan bir parçadır. Ruh, insan için çok değerli ve özenle koruması gereken bir emanettir. Peki, bu ulvi emaneti yeterince koruyabiliyor muyuz? 

Bedenimiz ve dış görünüşümüz için harcadığımız zaman, emek ve paraya karşın ruhumuzun bakımı ve güzelleşmesi için ne yapıyoruz? 

İnsan ancak ruhunun güzelliği, ahlakı ve imanı ile ebedi huzuru ve ölümsüzlüğü elde edebilir. Ölümsüzlüğü, ölümlü beden üzerinden aramak, sonu hüsran olan bir arayıştır. 

Vesselam…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turkishpress.co.uk sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.