scale up vize
scale up vize
Zeynep Dere/ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ UZMANI, AİLE DANIŞMANI
Köşe Yazarı
Zeynep Dere/ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ UZMANI, AİLE DANIŞMANI
 

ÇOCUKLARA EN BÜYÜK ÖDÜL SEVİLMEKTİR

Çocuklar dünyanın en masum, en güzel, en kıymetli varlıkları. Çocuklar mutluysa dünya mutludur. Bir tanesinin gözünden bir damla yaş bile gelmesini istemeyiz.  Eğer yaşam enerjisi toplamak isteyen varsa, mutluluğu bulmak isteyen varsa bir çocuğun gözünün içine baksın. Çünkü bir çocuğun hayat dolu bakışları ve gözündeki ışıltı tüm dünyayı aydınlatacak kadar güçlüdür. Çocukların gözündeki ışığı hiç söndürmemek dileğiyle… Hep söylerim, biz yetişkinlerin çocuklardan öğreneceğimiz çok şey var diye. Umut, nedensiz gülebilmek, küçük şeylerden mutlu olabilmek… Çünkü zaman içinde, hayatın akışında mutlu olmayı bekleyen ama hiç mutlu olamayan yetişkinlere dönüşüyor insanoğlu. Mutluluğu hep uzaklarda arıyor ya da koşullara bağlıyor. (evim olsa, arabam olsa, saçım şöyle olsa, zayıflasam, sınavı kazansam, çok param olsa…) Çünkü çoğu kişi koşullara bağlı sevilen, sürekli ödüllerle taçlandırılan bir çocukluk geçirmiştir.  Baktığımızda çocuklar mutlu umutlu yaşarken, ebeveynlerin gelecek kaygıları haliyle çocuklara yansıyor.  Çocuklarına iyi bir gelecek, iyi bir eğitim, kaliteli bir hayat sunabilmek için yaşanan bu kaygılar bazen yanlış tutumlar sergilemelerine neden olabiliyor.  Kimi ebeveynler aşırı sert bir tutum sergilerken kimileri de çok rahat bir tutum sergileyebiliyor. Ama genel olarak ortak bir tutum var ki o da çocuklara ödül vererek sorumluluklarını yapmalarını beklemek. Ödül vererek çocuklara her şeyi bir koşula bağlayan ebeveynler (yemeğini yemesi için, ödevlerini yapması için, sınava çalışması için, karnesinin iyi olması için…) çocuklara iyi bir gelecek değil, mutsuzlukla dolu bir kişilik bırakmayı garantiliyorlar. Çünkü çocukların zaten yapmaları gereken davranışlarını ödülle koşula başladığımızda sadece ödülü almak için ve ödülü alıncaya kadar uğraşıyorlar. Ödülü alınca her şey bitiyor. Ödül çocuğu doğru davranışa götüren araç olmaktan çıkıyor, çocuğun ulaşmak istediği amaç oluyor. Bu durum çocukları kısa vadede mutlu ediyor gibi görünse de uzun vadede çok ciddi sıkıntılara neden olabiliyor. Çocuklara bizim istediğimiz şekilde davrandıklarında onları seveceğimiz ,takdir edip kabul edeceğimiz mesajını veriyor. Çocuğun kendisinin değil davranışın değerli olduğu algısını uyandırıyor. Bununla birlikte çocukların öz denetim mekanizmasını yerle bir ediyor. Çünkü çocuk bir davranışı doğru olduğu için ya da sorumluluğu olduğu için değil de ödüle ulaşmak için dış müdahalelerle yapıyor. O zamanda sorumluluk almayan, karşılıksız hiçbir şey yapmayan, kendini değersiz hisseden güvensiz, maddelere mutluluk koşulu bağlayan yetişkinliğe doğru koşar adım ilerliyorlar. Oysaki her çocuğun dünyaya geldiği andan itibaren yaş ve gelişimine göre yerine getirmesi gereken sorumlulukları var. Yapması gerekenler ve yapmaması gerekenler var. Bunları çocuk ilk ebeveynlerini model alarak ailede öğrenir. Daha sonra sosyal çevresinden öğrenir. Ailenizde kurallarınız ve sınırlarınız olmalı mutlaka. Ailenizi ya da çocuğunuzu ilgilendiren tüm kararlarınızı çocuklarınızla birlikte almalısınız. O zaman zaten çocuklar kendi sorumluluklarını üstlenecek ve kurallara uymada hiç zorlanmayacaklardır.  Yine çocuklara küçük yaştan itibaren sorumluluk verilmeli. Yapması için cesaretlendirilmelidir. Yapamadığında eleştirmek yerine destek olunmalıdır. En önemlisi de çocuklara kuralların yanında sınırlarda belirlenmeli. Çocuk neyi ne kadar, nasıl, nerede ve ne zaman yapıp yapmayacağını bilmeli. Sınırları tanıyan ve buna göre davranan çocuklar yetişkinlikte de daha rahat ilişkiler kurabiliyorlar. Çocuklarınıza her zaman  hediyeler alabilirsiniz.Ama ödül olarak değil sadece hediye. Çocuklara aferin, çok iyiydin, gayretini çok önemsiyorum vb. gibi sözel pekiştireçler kullanabilirsiniz. Başını okşayıp sarılarak, öperek ve her fırsatta sevginizi dile getirerek onları motive edebilirsiniz. İnanın çocukların öyle bir dünya para dökerek aldığınız hediyelere, oyuncaklara da ihtiyaçları yok. Onların kendilerini her koşulda seven, her şeyleriyle kabullenen, güvenli bir şekilde ait olduğunu hissedebileceği bir aileye ihtiyaçları var.             Sözün özü sevgili ebeveynler;             Çocuklarınıza onları çok sevdiğiniz sözlerinizle ve davranışlarınızla gösterin. Maddelerle ve nesnelerle değil…              Çocukların gözündeki ışık hiç sönmesin. Her daim gülen minik gözler olsun çevrenizde efendim…              HAFTANIN  ÖNERİSİ: Hazır okullarda açılmışken ailecek kurallar belirleyin. Kurallarınızı tutarlı bir şekilde uygulamayı da ihmal etmeyin.
Ekleme Tarihi: 13 Eylül 2022 - Salı

ÇOCUKLARA EN BÜYÜK ÖDÜL SEVİLMEKTİR

Çocuklar dünyanın en masum, en güzel, en kıymetli varlıkları. Çocuklar mutluysa dünya mutludur. Bir tanesinin gözünden bir damla yaş bile gelmesini istemeyiz.


 Eğer yaşam enerjisi toplamak isteyen varsa, mutluluğu bulmak isteyen varsa bir çocuğun gözünün içine baksın. Çünkü bir çocuğun hayat dolu bakışları ve gözündeki ışıltı tüm dünyayı aydınlatacak kadar güçlüdür. Çocukların gözündeki ışığı hiç söndürmemek dileğiyle…
Hep söylerim, biz yetişkinlerin çocuklardan öğreneceğimiz çok şey var diye. Umut, nedensiz gülebilmek, küçük şeylerden mutlu olabilmek… Çünkü zaman içinde, hayatın akışında mutlu olmayı bekleyen ama hiç mutlu olamayan yetişkinlere dönüşüyor insanoğlu. Mutluluğu hep uzaklarda arıyor ya da koşullara bağlıyor. (evim olsa, arabam olsa, saçım şöyle olsa, zayıflasam, sınavı kazansam, çok param olsa…) Çünkü çoğu kişi koşullara bağlı sevilen, sürekli ödüllerle taçlandırılan bir çocukluk geçirmiştir.
 Baktığımızda çocuklar mutlu umutlu yaşarken, ebeveynlerin gelecek kaygıları haliyle çocuklara yansıyor.  Çocuklarına iyi bir gelecek, iyi bir eğitim, kaliteli bir hayat sunabilmek için yaşanan bu kaygılar bazen yanlış tutumlar sergilemelerine neden olabiliyor. 
Kimi ebeveynler aşırı sert bir tutum sergilerken kimileri de çok rahat bir tutum sergileyebiliyor. Ama genel olarak ortak bir tutum var ki o da çocuklara ödül vererek sorumluluklarını yapmalarını beklemek. Ödül vererek çocuklara her şeyi bir koşula bağlayan ebeveynler (yemeğini yemesi için, ödevlerini yapması için, sınava çalışması için, karnesinin iyi olması için…) çocuklara iyi bir gelecek değil, mutsuzlukla dolu bir kişilik bırakmayı garantiliyorlar. Çünkü çocukların zaten yapmaları gereken davranışlarını ödülle koşula başladığımızda sadece ödülü almak için ve ödülü alıncaya kadar uğraşıyorlar. Ödülü alınca her şey bitiyor. Ödül çocuğu doğru davranışa götüren araç olmaktan çıkıyor, çocuğun ulaşmak istediği amaç oluyor. Bu durum çocukları kısa vadede mutlu ediyor gibi görünse de uzun vadede çok ciddi sıkıntılara neden olabiliyor. Çocuklara bizim istediğimiz şekilde davrandıklarında onları seveceğimiz ,takdir edip kabul edeceğimiz mesajını veriyor. Çocuğun kendisinin değil davranışın değerli olduğu algısını uyandırıyor. Bununla birlikte çocukların öz denetim mekanizmasını yerle bir ediyor. Çünkü çocuk bir davranışı doğru olduğu için ya da sorumluluğu olduğu için değil de ödüle ulaşmak için dış müdahalelerle yapıyor. O zamanda sorumluluk almayan, karşılıksız hiçbir şey yapmayan, kendini değersiz hisseden güvensiz, maddelere mutluluk koşulu bağlayan yetişkinliğe doğru koşar adım ilerliyorlar.


Oysaki her çocuğun dünyaya geldiği andan itibaren yaş ve gelişimine göre yerine getirmesi gereken sorumlulukları var. Yapması gerekenler ve yapmaması gerekenler var. Bunları çocuk ilk ebeveynlerini model alarak ailede öğrenir. Daha sonra sosyal çevresinden öğrenir.


Ailenizde kurallarınız ve sınırlarınız olmalı mutlaka. Ailenizi ya da çocuğunuzu ilgilendiren tüm kararlarınızı çocuklarınızla birlikte almalısınız. O zaman zaten çocuklar kendi sorumluluklarını üstlenecek ve kurallara uymada hiç zorlanmayacaklardır. 
Yine çocuklara küçük yaştan itibaren sorumluluk verilmeli. Yapması için cesaretlendirilmelidir. Yapamadığında eleştirmek yerine destek olunmalıdır. En önemlisi de çocuklara kuralların yanında sınırlarda belirlenmeli. Çocuk neyi ne kadar, nasıl, nerede ve ne zaman yapıp yapmayacağını bilmeli. Sınırları tanıyan ve buna göre davranan çocuklar yetişkinlikte de daha rahat ilişkiler kurabiliyorlar. Çocuklarınıza her zaman  hediyeler alabilirsiniz.Ama ödül olarak değil sadece hediye.


Çocuklara aferin, çok iyiydin, gayretini çok önemsiyorum vb. gibi sözel pekiştireçler kullanabilirsiniz. Başını okşayıp sarılarak, öperek ve her fırsatta sevginizi dile getirerek onları motive edebilirsiniz. İnanın çocukların öyle bir dünya para dökerek aldığınız hediyelere, oyuncaklara da ihtiyaçları yok. Onların kendilerini her koşulda seven, her şeyleriyle kabullenen, güvenli bir şekilde ait olduğunu hissedebileceği bir aileye ihtiyaçları var.

            Sözün özü sevgili ebeveynler;
            Çocuklarınıza onları çok sevdiğiniz sözlerinizle ve davranışlarınızla gösterin. Maddelerle ve nesnelerle değil… 
            Çocukların gözündeki ışık hiç sönmesin. Her daim gülen minik gözler olsun çevrenizde efendim…

             HAFTANIN  ÖNERİSİ: Hazır okullarda açılmışken ailecek kurallar belirleyin. Kurallarınızı tutarlı bir şekilde uygulamayı da ihmal etmeyin.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turkishpress.co.uk sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.