Konya'da bir okulda yaşanan ve tüm Türkiye’yi yasa boğan olay, akran zorbalığının sadece psikolojik değil, fiziksel olarak da ölümcül sonuçlar doğurabileceğini bir kez daha ortaya koydu. 10 yaşındaki Yusuf, sınıf arkadaşı tarafından boğazı sıkılarak hayatını kaybetti. Ne yazık ki bu acı kayıp, Yusuf ailesi için ilk değil. 13 ay önce yine okulda çıkan bir kavga sonucu bir diğer oğullarını da yitirdikleri belirtildi.
Bu iki trajik kayıp, akran zorbalığının ciddiyetini tüm yönleriyle yeniden gündeme taşıyor.
AKRAN ZORBALIĞI NEDİR?
Akran zorbalığı, bir çocuğun başka bir çocuk tarafından tekrarlayan biçimde fiziksel, sözel veya duygusal şiddete maruz bırakılmasıdır. Sıklıkla okul ortamlarında ortaya çıkar, ancak fark edilmediğinde çocuk üzerinde kalıcı travmalar yaratabilir.
SADECE ÇOCUK KAVGASI” DEĞİL!
Toplumda ne yazık ki hâlâ “Çocuklar arasında olur böyle şeyler” ya da “Çocuk büyürken hırçın olur” gibi normalleştirici ifadelerle karşılaşıyoruz. Oysa bu tip olaylar sıradan kavgalar değil; çocukların kendilerini güvende hissetmedikleri, sistemli olarak zarar gördükleri ciddi gelişimsel krizlerdir.
GELİŞİMSEL SONUÇLARI
Zorbalığa maruz kalan çocuklarda şu sonuçlar sık görülür:
- Yoğun kaygı ve depresyon
- Özgüven kaybı
- Sosyal geri çekilme
- Akademik başarısızlık
- Uyku bozuklukları ve psikosomatik belirtiler
Ancak unutulmamalıdır ki, zorbalık yapan çocuklar da gelişimsel olarak sağlıklı değildir. Saldırgan davranış, sıklıkla evde veya çevrede maruz kalınan başka bir şiddetin yansımasıdır.
EBEVEYNLER OLARAK NE YAPMALIYIZ?
Duygusal Takip:
Çocukların günlük ruh hali, davranışlarındaki ani değişimler, içine kapanma ya da saldırganlık gibi belirtiler göz ardı edilmemelidir. Her çocuk okuldan geldiğinde sadece "bugün ne yaptın?" değil, "bugün seni üzen ya da mutlu eden bir şey oldu mu?" gibi duygusal içerikli sorular sorulmalıdır.
Empati ve İletişim Eğitimi:
Çocuğa evde küçük yaşlardan itibaren duygularını tanıma, ifade etme ve başkasının duygularını anlama becerileri kazandırılmalıdır. Şiddet ve zorbalık davranışlarının sadece zarar değil, cezası olan suçlar olduğu açıkça anlatılmalıdır.
Dinleme Kültürü:
Çocuklar çoğu zaman yaşadıkları zorbalıkları "önemsiz görünür", "şikâyetçi olma" korkusu ya da "yalancı sanılma" endişesiyle anlatmazlar. Bu yüzden, aileler yargılamadan ve küçümsemeden dinlemeye hazır olmalıdır.
Okul İletişimi:
Veliler, rehberlik servisleriyle düzenli temas halinde olmalı; çocuğun sınıf içindeki ilişkileri, sosyal çevresi ve davranışları hakkında bilgi almalı ve bu süreci karşılıklı iş birliği içinde yürütmelidir.
Dijital Zorbalık (Siber Zorbalık) Bilinci Oluşturulmalı
Akran zorbalığı artık sadece sınıf içinde değil, dijital mecralarda da karşımıza çıkıyor. WhatsApp gruplarında dışlama, sosyal medyada alay etme, fotoğraf paylaşarak ifşa etme gibi durumlar "siber zorbalık"tır ve çoğu çocuk bunun bir zorbalık türü olduğunun farkında değildir. Aileler çocuklarını bu konuda bilinçlendirmelidir.
Ekran Süresi Takibi ve Sınırlama
Çocukların günlük ekran süresi, yaşlarına uygun şekilde sınırlandırılmalıdır. Uzun süreli dijital maruziyet, hem dikkat dağınıklığına hem de şiddet içeriklerine alışmaya sebep olabilir. Ebeveyn denetim uygulamaları (Apple Ekran Süresi, Google Family Link vb.) bu konuda destek sağlar.
Şiddet İçeren Oyunlardan Uzak Tutulmalı
GTA, PUBG, Call of Duty gibi oyunlar, özellikle erken yaşta oynandığında saldırgan davranışları normalleştirebilir. "Oyundur, bir şey olmaz" düşüncesi yanlıştır. Bu tür içerikler, çocukların empati yeteneğini zayıflatır ve şiddeti bir çözüm gibi sunar.
Sosyal Medyada Takipçi Olun, Müdahil Değil
Çocuğun sosyal medyada yaptığı paylaşımlar, kimleri takip ettiği, kimlerle mesajlaştığı belirli aralıklarla kontrol edilmeli ama müdahaleci ve yargılayıcı bir dil kullanılmamalıdır. Onun dijital dünyasında bir “gölge ebeveyn” olmak gerekir, yani izleyen ama baskılamayan.
Medya Okuryazarlığı Öğretilmeli
Çocuklara her gördükleri içeriğin doğru olmadığını, manipülasyonlara ve zorbalığa neden olabilecek mesajları ayırt etmeyi öğretmeliyiz. “Sen ne hissediyorsun bu videoyu görünce?”, “Bu davranış sana normal mi geliyor?” gibi sorularla eleştirel düşünme becerisi geliştirilebilir.
Açık Diyalog Kurulmalı
Çocuklar bazen sosyal medyada yaşadıkları aşağılanma, alay edilme ya da ifşa olaylarını utandıkları için anlatamazlar. Bu yüzden “Ne oldu, ne yazdı, kim ne dedi?” şeklinde baskılayıcı değil, “Biri seni üzüyorsa birlikte çözebiliriz” gibi güven veren cümlelerle iletişim kurulmalıdır.
Dijital Gizlilik Eğitimi Verilmeli
Çocuklar, kişisel bilgilerini, fotoğraflarını kimlerle ve nasıl paylaşmaları gerektiği konusunda bilinçlendirilmelidir. “Şifreni sadece sen bilmelisin” veya “Fotoğraf paylaşırken konumunu kapatmalısın” gibi somut bilgilerle dijital dünyada güvenli davranmaları sağlanmalıdır.
Günümüzde çocuklar, dijital dünya ile iç içe büyüyor. Bu dünyanın sunduğu imkânlar kadar, barındırdığı riskler de büyük. Aileler, çocukların sanal dünyadaki yol arkadaşları olmalı; denetleyici değil, rehber olmalıdır. Unutulmamalıdır ki; bazen görünmeyen yaralar, fiziksel olanlardan çok daha derindir.
Her çocuğun, hem gerçek dünyada hem dijitalde güvenli olması bir temel haktır.
OKULLARDA ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
Zorbalık İzleme ve Bildirim Sistemi Kurulmalı:
Öğrencilerin anonim şekilde zorbalık vakalarını bildirebileceği bir kutu, uygulama ya da sistem kurulmalı. Sessiz kalan çocuklar için güvenli alan yaratılmalı.
Zorbalıkla Mücadele Yönergeleri:
Her okulda yazılı olarak zorbalıkla mücadele politikası oluşturulmalı, öğrenciler ve veliler bilgilendirilmelidir. Bu yönerge; cezai yaptırımları, önleme stratejilerini ve müdahale prosedürlerini içermelidir.
Öğretmen ve Personel Eğitimi:
Tüm öğretmen ve okul çalışanları, akran zorbalığını tanıma, önleme ve müdahale etme konularında düzenli eğitime tabi tutulmalıdır.
Sosyal Beceriler Programı Uygulanmalı:
Sınıflarda empati, iletişim, öfke kontrolü, çözüm odaklı düşünme gibi konuları içeren haftalık etkinlikler yapılmalı. Bu sayede şiddete başvurmadan çatışmaları çözebilen bir nesil yetiştirilir.
Psikolojik Destek Mekanizması Güçlendirilmeli:
Her okulda ulaşılabilir, görünür ve aktif çalışan bir rehberlik birimi olmalı. Zorbalığa karışan hem mağdur hem zorba çocuklar psikolojik değerlendirme ve destek sürecine alınmalıdır.
Okul İçi Rol Model Öğrenciler Seçilmeli:
“Barış Elçileri” ya da “Empati Liderleri” gibi olumlu rol modeller seçilerek, akran destek sistemleri kurulabilir. Bu öğrenciler zorbalıkla mücadelede örnek davranışlar gösterir ve diğer arkadaşlarını destekler.
Bir Çocuk Daha Eksilmesin Diye...
Akran zorbalığıyla mücadele, yalnızca okula bırakılacak bir konu değildir. Bu, toplumsal bir seferberlik gerektirir. Aile, okul ve sosyal çevre eşgüdüm içinde çalışmadıkça, benzer trajedilerin önüne geçmek mümkün olmayacaktır.
Her çocuğun güvende olduğu, saygı gördüğü ve desteklendiği bir okul ortamı için daha fazlasını yapmalıyız. Yusuf’un hikâyesi ne ilkti ne de son olacak.
Çocuklarımızın okulda sadece akademik değil, duygusal olarak da güvenli ortamlarda bulunma hakkı vardır. Bu tür olayların yaşanmaması için kurumlar kadar bireysel farkındalık da şart. Her çocuk biriciktir ve her biri, gözümüzün önünde büyüyen birer dünya demektir.
Yazarın sosyal medya hesapları
Instagram / aslihantoksoy
X / aslihantksy
Facebook / aslıhantoksoy
Youtube / aslihantoksoy