Son aylarda sosyal medyada dikkat çeken yeni bir furyanın adı var: “Tesettürü bırakma videoları.”
Bir dönem “kapandım” paylaşımlarının trend olduğu dijital dünyada, artık tam tersine “açıldım” açıklamaları fenomenler arasında bir moda hâline geldi.
Fenomenler “Bu Allah ile benim aramda olan bir şey” sözleriyle kişisel tercihini açıklarken; bu açıklama kısa sürede milyonlara ulaştı ve sosyal medyada geniş tartışmalara yol açtı.
Tesettürün Hakikati ve Anlam Kayması
Bugün sosyal medyada “tercih”, “stil değişimi” veya “özgürlük” başlığıyla değerlendirilen tesettür, aslında İslam geleneğinde çok daha derin bir mânaya sahiptir.
Sözlükte “örtmek, saklamak, muhafaza etmek” anlamına gelen tesettür, kavram olarak insanı kirden arındıran, kişiyi kötülüğe ve şirke götüren her dayatmadan uzaklaştıran bir manevi korunma biçimidir.
Tesettürlü kadın bilir ki bedeni ona ait bir “mülk” değil, Allah’ın emanetidir.
Emaneti üstlenen kişi bedenini keyfince kullanamaz; onu korur, gözetir ve Rabbinden gelen sorumluluk bilinciyle hareket eder.
Bu yönüyle tesettür, sadece fiziksel bir örtünme değil; zihni, kalbi ve ruhu çirkinliklerden uzaklaştıran bir özgürleşme biçimidir.
Çünkü kişi yalnızca Allah’ın emirleri önünde eğildiğinde, dünyanın putlaştırdığı dayatmaları reddederek gerçek hürriyetine kavuşur.
Son dönemlerde tesettürü bırakan bazı fenomenlerin bunu “özgürlük”, “kendi benliğime dönüş” ya da “modern bir karar” gibi sunması, bu kadim kavramın içini boşaltan üzücü bir dönüşüme işaret ediyor.
Tesettür, Allah’ın emri oluşuyla bir kulluk imzası ve kadına verilmiş değerli bir onur elbisesidir. Bunu terk edip sosyal medyada bir başarı hikâyesi gibi sunmak ise hem kişinin kendi manevi yolculuğuna zarar verir hem de tesettürle mücadele eden genç kızlara kötü örnek olur.
Gerçek özgürlük, Allah’ın emirlerine karşı gelmekte değil; O’nun rahmetine teslim olabilmektedir.
Nefsimize hoş gelen şey değil, bizi Rabbimizin rızasına yaklaştıran şey değerlidir.
Fenomenlerin Kişisel Kararları Neden İçeriğe Dönüştü?
Uzmanlara göre bu durum sadece bireysel bir tercihin paylaşılması değil; dijital dünyanın yeni bir tüketim alışkanlığını ortaya koyuyor. Bugün sosyal medya, insanların hayatlarındaki en mahrem ayrıntıları bile “içerik değeri” üzerinden şekillendiriyor.
Bu yüzden birçok fenomen, kişisel dönüşümlerini sessizce yaşamak yerine bunu yüksek etkileşim getiren bir duyuruya dönüştürüyor.
Çünkü:
• Daha fazla görünürlük
• Daha yüksek takipçi ve etkileşim
• Gündemde kalma isteği
• Markaların ilgisini çekme amacı
• Dram ve duygusallığın getirdiği viral etki
Bu süreçte kişisel olan, mahrem olan, imanla ilgili olan her şey bir anda milyonlara servis edilen bir içerik hâline geliyor.
Yeni Bir Trend: “Açıldım Story’si”
Sosyal medyanın hızlı dönüşümünde bugün dikkat çeken bir ironi var:
Bir dönem fenomenler tesettüre girme videolarını paylaşır, kapanmanın manevi yönünü anlatırdı. Şimdi ise aynı hızla tersine bir akım oluştu. Fenomenlerin tesettürü bırakma videoları “normalleşiyor”, hatta bir çeşit moda hâlini alıyor.
Bu durum özellikle genç kızlarda kafa karışıklığına neden oluyor. Çünkü tesettür gibi derin bir ibadet, adeta trendlerle ölçülen bir “stil tercihi” gibi gösteriliyor.
Gençler artık imanî konularla değil, takip ettikleri fenomenlerin duygusal hikâyeleriyle yön bulmaya çalışıyor.
Gençlere Ne Mesaj Veriliyor?
Fenomenlerin bu tür içerikleri istemeden de olsa gençlere şu mesajı pompalar hâle geldi:
• “İbadetler kişisel değil, paylaşılmalı.”
• “Maneviyat da bir içerik türüdür.”
• “Kararsızlık bir problem değil, trendin parçası.”
• “Her kararın duyurulması gerekir.”
• “Görünür olmadıkça değer yoktur.”
Oysa tesettür bir moda, bir akım, bir stil tercihi değildir.
Manevi bir yolculuktur.
Fakat sosyal medya bunu giderek göstermelik bir vitrine dönüştürüyor.
Fenomen Kültürü: Tüketim, Görünürlük ve Etkileşim Ekonomisi
Sosyologlara göre fenomenlerin bu tür açıklamalar yapmasının en önemli nedeni, sosyal medyanın dinamikleri. Çünkü bugün dijital dünyada dikkat çekmek her şeyden değerli. Fenomenler de bu değeri korumak için hayatlarındaki özel kırılma anlarını bile içerik olarak pazarlıyor.
Bu kültürün üç temel amacı var:
1. Gündemde kalmak:
Ne kadar tartışılırsan, o kadar varsın.
2. Tıklanma ekonomisine hizmet etmek:
En mahrem konular bile ilgi çektiği için içerik hâline getiriliyor.
3. Bağımlılık oluşturmak:
Fenomenler, takipçilerin merak duygusunu sürekli diri tutmaya çalışıyor.
Toplumsal Sonuç: Manevi Kavramlar Dijitalleşiyor
Bu furyanın en tehlikeli yönü, gençlerin maneviyatını sosyal medya üzerinden şekillendirmesi. İnanç ve ibadet gibi kutsal kabul edilen kavramlar, artık fenomenlerin ruh hâline göre bir açılıp bir kapanan başlıklara dönüşüyor.
Bu da şu soruyu gündeme getiriyor:
Gençler inançla mı, fenomenlerle mi bağ kuruyor?
Her geçen gün daha çok genç, tesettürü bir “trend”, bir “gündem maddesi” olarak algılıyor. Bu durum, dinî kavramların anlam kaymasına uğramasına ve sosyal medya rüzgârına göre yorumlanmasına sebep oluyor.
“Moda Oldu” Eleştirisi Haklı mı?
Evet, bugün sosyal medyada açıkça görülen şey şu:
Tesettürü bırakmak bir “tercih” olmaktan çok, bir “içerik trendi”ne dönüşmüş durumda.
Bir fenomen açıklama yapıyor, ardından başka fenomenler benzer açıklamalarla gündeme geliyor. Bu, tıpkı makyaj videoları, alışveriş haul’ları veya yeni dövme akımları gibi bir içerik formatına dönüşmüş durumda.
Bu yüzden toplumda “Moda oldu artık” eleştirileri yükseliyor.
İçinde maneviyat barındıran bir ibadet bile sosyal medya kültürünün tüketim hızına kapılıyor.
Maneviyatın Yeri Sosyal Medya Değil, Kalptir
Fenomenlerin kişisel tercihleri tartışılmaz; herkes kendi imtihanını yaşar.
Ancak tartışılan şey tercih değil, tercihin pazarlanma biçimi.
Tesettürü bırakmak da giymek de kişinin Allah ile arasındadır.
Fakat bunu içerik malzemesine dönüştürmek, gençleri etkilemek ve gündem yaratmak…
Asıl problem tam da burada başlıyor.
Gerçek özgürlük; nefsin hoşuna gideni seçmekte değil, Allah’ın emanetine sahip çıkabilmektedir.
Rabbim, tesettürün hakikatini arayan herkese o güzelliği yeniden nasip etsin.