Reklam kod içeriği yüklenmemiş.
Aslıhan Toksoy
Köşe Yazarı
Aslıhan Toksoy
 

Gazze’de Kış Kapıya Dayandı: Çadır Kentleri Vuran Şiddetli Yağışlar Felakete Dönüştü

Gazze’de iki yıldır süren yıkımın üzerine şimdi de kışın ağır adımları çöktü. Günlerdir etkisini artıran sağanak yağmurlar ve sert soğuk, özellikle güneydeki Al-Mawasi başta olmak üzere binlerce çadırın bulunduğu bölgelerde hayatı durma noktasına getirdi. Yağış yalnızca toprağı değil, insanların sabrını, umudunu ve nefesini de ağırlaştırıyor. Çatısı gökyüzünden ibaret olan yüzbinlerce insan, soğukla savaşırken bir yandan da çadırlarına dolan sularla mücadele ediyor. Gazze’de bugün kış, takvimde bir mevsimi değil; hayatta kalma ile çaresizlik arasındaki ince çizgiyi ifade ediyor.   Çadırlar Sular Altında: Üç Gündür Dinmeyen Yağmur Al-Mawasi bölgesi, normal koşullarda sakin bir sahil şeridi olurdu. Şimdi ise yüzbinlerce yerinden edilmiş insanın çamura gömülmüş çadırlarıyla dolu dev bir kamp. Üç gündür dinmeyen yağmurlar, çadırları bir bir yırtıyor, zeminleri çamur deryasına çeviriyor, küçük çocukları dizlerine kadar çıkan suyun içinde bırakıyor. Sıcaklık geceleri keskin bir şekilde düşüyor. Soğuk, çadırların ince duvarlarından içeri hunharca doluyor. Rüzgâr, yağmurla birleştiğinde çadırları sanki kökünden söküp atacak bir güç kazanıyor. Zaten çoğu ayakta kalmakta zorlanıyor; bir kısmı çökmüş, bir kısmı suyun ağırlığına dayanamayarak yırtılmış. Bu manzarayı tarif eden bir anne, “Yağmur yağdığında gökyüzüne değil, zemine bakıyoruz… Çünkü çadırın içine su nereden girecek diye bekliyoruz,” diyerek yaşananların ağırlığını anlatıyor.   Soğuk Yalnızca Hava Değil, Hastalık Demek Gazze’de soğuk, başka coğrafyalardaki gibi sadece üşümek anlamına gelmiyor. Kış; hipotermi riskinden zatürreye, kirli suyun yol açtığı salgınlardan bağışıklığı zayıf çocukların ölümüne kadar uzanan bir zinciri ifade ediyor. Çadırkentlerde yağmurla birlikte yükselen su, yıllardır çalışmayan kanalizasyon hatlarıyla birleşince ortaya tehlikeli karışımlar çıkıyor. Çamurun içinde kanalizasyon suları, pislik ve yağmur suyu birbirine karışıyor. Aileler, çocuklarını bu suya basmadan taşıyabilmek için saatlerce sıra bekliyor. Kimi çocuklar çıplak ayakla yürümek zorunda kalıyor. Sağlık hizmetleri ise zaten sınırlıyken, soğukla birlikte artan solunum yolu rahatsızlıklarına yetişmek neredeyse imkânsız hale geliyor. Mobil ekiplerin ulaşabildiği bölgelerde uzun kuyruklar oluşuyor; ulaşamadığı noktalarda ise insanlar kendi kaderiyle baş başa kalıyor.   Barınma Krizi Derinleşiyor: 135 Bin Çadırdan 125 Bini Ağır Durumda Savaşın başından bu yana inşa edilen çadırların büyük Bölümü artık yaşanabilir değil. Yağışlarla birlikte çadırların çoğu su geçiriyor, rüzgârda savruluyor, zemindeki çamur nedeniyle ayakta durmakta zorlanıyor. Bazıları daha kurulurken eskimiş malzemelerle yapılmıştı; bazıları ise yoğunluk nedeniyle aceleyle sabitlenmişti. Bugün Gazze genelinde çadırların yaklaşık yüzde doksanı ağır hava koşullarına dayanamayacak durumda. Kimi aileler çadırlarının içine tuğlalar, taşlar ve tahta parçaları koyarak zemini yükseltmeye çalışıyor; kimisi yağmur giren noktalara naylon geriyor. Fakat bu çabalar, şiddetli yağış karşısında çoğu zaman yetersiz kalıyor.   Kışa Hazırlıksız Yakalanan Bir Halk: Yardım Malzemesi Girişi Hâlâ Kısıtlı Kış, Gazze’ye bir uyarı vermeden gelmiş değil. Aylardır, “Hazırlıksız bir kış büyük bir insanî felakete yol açacak,” uyarıları yapılıyordu. Ancak barınak malzemeleri, battaniyeler, ısıtıcılar ve yalıtım ürünleri Gazze’ye hâlâ sınırlı sayıda girebiliyor. Kimi zaman günlerce hiçbir yardım tırının giriş yapmadığı günler oluyor. Mevcut yardımlar da bu yoğun nüfusun ihtiyacını karşılamaya yetmiyor. Bir baba, yağmur sularının içinde duran çadırını göstererek şöyle diyor: “Bu çadırı kurarken savaş bitecek diye ummuştum. Ama şimdi kış geldi. Yağmur yağıyor, biz hâlâ buradayız. Çocuklarım üşüyor. Bu kış nasıl geçecek bilmiyorum.”   Altyapı Çökeli Uzun Zaman Oldu: Yağmur, Enkazı Daha Ağırlaştırıyor Gazze’nin su pompalama sistemleri, kanalizasyon hatları ve drenaj altyapısı savaşın en erken dönemlerinde devre dışı kalmıştı. Bugün kentte yağmur yağdığında, suyun akıp gideceği bir hat yok. Sular birikiyor, yıkılmış binaların arasında göletler oluşturuyor. Enkaz altındaki çöküntüler suyla dolduğu için arama-kurtarma çalışmaları bile daha da zorlaşıyor. Bazı bölgelerde çadırlar, su birikintilerinin tam ortasında kaldı. İnsanlar çamurla kaplı dar geçitlerden yürürken her adımlarında ayakları yere saplanıyor. Yağmur her damlada yalnızca toprağı değil, insanların sinirlerini, dayanıklılığını ve sabrını da ağırlaştırıyor.   Kışın Gölgesi Gazze’nin Üzerine Çöküyor Bu kış, Gazze için bir mevsimin değil; hem insanî bir çöküşün hem de direncin sembolü haline geldi. Bir yandan hayatta kalmaya çalışan bir halk, diğer yandan yağmurun sesini bile korkuyla dinleyen çocuklar… Çadırların üzerine vuran her damla, hem yıkımın hem dayanıklılığın bir yankısı gibi. Gazze’de bu günlerde ne sıcak bir çorba, ne kuru bir battaniye sıradan bir detay. Hepsi birer hayat kurtarıcı. Yağmurun durması, soğuğun hafiflemesi, yardım malzemelerinin ulaşması… Her biri bir çocuğun, bir annenin, bir yaşlının kaderini değiştirecek kadar büyük bir umut taşıyor. Gazze’de şu anda en çok duyulan ses yağmurun sesi değil; “Kışa dayanamıyoruz, bizi duyun” diyen insanların sesi.   Yazarın sosyal medya hesapları Instagram / aslihantoksoy Facebook / aslıhantoksoy Youtube / aslihantoksoy X / aslihantksy
Ekleme Tarihi: 18 Kasım 2025 -Salı
Aslıhan Toksoy

Gazze’de Kış Kapıya Dayandı: Çadır Kentleri Vuran Şiddetli Yağışlar Felakete Dönüştü

Gazze’de iki yıldır süren yıkımın üzerine şimdi de kışın ağır adımları çöktü. Günlerdir etkisini artıran sağanak yağmurlar ve sert soğuk, özellikle güneydeki Al-Mawasi başta olmak üzere binlerce çadırın bulunduğu bölgelerde hayatı durma noktasına getirdi. Yağış yalnızca toprağı değil, insanların sabrını, umudunu ve nefesini de ağırlaştırıyor. Çatısı gökyüzünden ibaret olan yüzbinlerce insan, soğukla savaşırken bir yandan da çadırlarına dolan sularla mücadele ediyor.

Gazze’de bugün kış, takvimde bir mevsimi değil; hayatta kalma ile çaresizlik arasındaki ince çizgiyi ifade ediyor.

 

Çadırlar Sular Altında: Üç Gündür Dinmeyen Yağmur

Al-Mawasi bölgesi, normal koşullarda sakin bir sahil şeridi olurdu. Şimdi ise yüzbinlerce yerinden edilmiş insanın çamura gömülmüş çadırlarıyla dolu dev bir kamp. Üç gündür dinmeyen yağmurlar, çadırları bir bir yırtıyor, zeminleri çamur deryasına çeviriyor, küçük çocukları dizlerine kadar çıkan suyun içinde bırakıyor.

Sıcaklık geceleri keskin bir şekilde düşüyor. Soğuk, çadırların ince duvarlarından içeri hunharca doluyor. Rüzgâr, yağmurla birleştiğinde çadırları sanki kökünden söküp atacak bir güç kazanıyor. Zaten çoğu ayakta kalmakta zorlanıyor; bir kısmı çökmüş, bir kısmı suyun ağırlığına dayanamayarak yırtılmış.

Bu manzarayı tarif eden bir anne, “Yağmur yağdığında gökyüzüne değil, zemine bakıyoruz… Çünkü çadırın içine su nereden girecek diye bekliyoruz,” diyerek yaşananların ağırlığını anlatıyor.

 

Soğuk Yalnızca Hava Değil, Hastalık Demek

Gazze’de soğuk, başka coğrafyalardaki gibi sadece üşümek anlamına gelmiyor. Kış; hipotermi riskinden zatürreye, kirli suyun yol açtığı salgınlardan bağışıklığı zayıf çocukların ölümüne kadar uzanan bir zinciri ifade ediyor.

Çadırkentlerde yağmurla birlikte yükselen su, yıllardır çalışmayan kanalizasyon hatlarıyla birleşince ortaya tehlikeli karışımlar çıkıyor. Çamurun içinde kanalizasyon suları, pislik ve yağmur suyu birbirine karışıyor. Aileler, çocuklarını bu suya basmadan taşıyabilmek için saatlerce sıra bekliyor. Kimi çocuklar çıplak ayakla yürümek zorunda kalıyor.

Sağlık hizmetleri ise zaten sınırlıyken, soğukla birlikte artan solunum yolu rahatsızlıklarına yetişmek neredeyse imkânsız hale geliyor. Mobil ekiplerin ulaşabildiği bölgelerde uzun kuyruklar oluşuyor; ulaşamadığı noktalarda ise insanlar kendi kaderiyle baş başa kalıyor.

 

Barınma Krizi Derinleşiyor: 135 Bin Çadırdan 125 Bini Ağır Durumda

Savaşın başından bu yana inşa edilen çadırların büyük Bölümü artık yaşanabilir değil. Yağışlarla birlikte çadırların çoğu su geçiriyor, rüzgârda savruluyor, zemindeki çamur nedeniyle ayakta durmakta zorlanıyor. Bazıları daha kurulurken eskimiş malzemelerle yapılmıştı; bazıları ise yoğunluk nedeniyle aceleyle sabitlenmişti.

Bugün Gazze genelinde çadırların yaklaşık yüzde doksanı ağır hava koşullarına dayanamayacak durumda. Kimi aileler çadırlarının içine tuğlalar, taşlar ve tahta parçaları koyarak zemini yükseltmeye çalışıyor; kimisi yağmur giren noktalara naylon geriyor. Fakat bu çabalar, şiddetli yağış karşısında çoğu zaman yetersiz kalıyor.

 

Kışa Hazırlıksız Yakalanan Bir Halk: Yardım Malzemesi Girişi Hâlâ Kısıtlı

Kış, Gazze’ye bir uyarı vermeden gelmiş değil. Aylardır, “Hazırlıksız bir kış büyük bir insanî felakete yol açacak,” uyarıları yapılıyordu. Ancak barınak malzemeleri, battaniyeler, ısıtıcılar ve yalıtım ürünleri Gazze’ye hâlâ sınırlı sayıda girebiliyor. Kimi zaman günlerce hiçbir yardım tırının giriş yapmadığı günler oluyor. Mevcut yardımlar da bu yoğun nüfusun ihtiyacını karşılamaya yetmiyor.

Bir baba, yağmur sularının içinde duran çadırını göstererek şöyle diyor:

“Bu çadırı kurarken savaş bitecek diye ummuştum. Ama şimdi kış geldi. Yağmur yağıyor, biz hâlâ buradayız. Çocuklarım üşüyor. Bu kış nasıl geçecek bilmiyorum.”

 

Altyapı Çökeli Uzun Zaman Oldu: Yağmur, Enkazı Daha Ağırlaştırıyor

Gazze’nin su pompalama sistemleri, kanalizasyon hatları ve drenaj altyapısı savaşın en erken dönemlerinde devre dışı kalmıştı. Bugün kentte yağmur yağdığında, suyun akıp gideceği bir hat yok. Sular birikiyor, yıkılmış binaların arasında göletler oluşturuyor. Enkaz altındaki çöküntüler suyla dolduğu için arama-kurtarma çalışmaları bile daha da zorlaşıyor.

Bazı bölgelerde çadırlar, su birikintilerinin tam ortasında kaldı. İnsanlar çamurla kaplı dar geçitlerden yürürken her adımlarında ayakları yere saplanıyor. Yağmur her damlada yalnızca toprağı değil, insanların sinirlerini, dayanıklılığını ve sabrını da ağırlaştırıyor.

 

Kışın Gölgesi Gazze’nin Üzerine Çöküyor

Bu kış, Gazze için bir mevsimin değil; hem insanî bir çöküşün hem de direncin sembolü haline geldi. Bir yandan hayatta kalmaya çalışan bir halk, diğer yandan yağmurun sesini bile korkuyla dinleyen çocuklar… Çadırların üzerine vuran her damla, hem yıkımın hem dayanıklılığın bir yankısı gibi.

Gazze’de bu günlerde ne sıcak bir çorba, ne kuru bir battaniye sıradan bir detay. Hepsi birer hayat kurtarıcı. Yağmurun durması, soğuğun hafiflemesi, yardım malzemelerinin ulaşması… Her biri bir çocuğun, bir annenin, bir yaşlının kaderini değiştirecek kadar büyük bir umut taşıyor.

Gazze’de şu anda en çok duyulan ses yağmurun sesi değil; “Kışa dayanamıyoruz, bizi duyun” diyen insanların sesi.

 

Yazarın sosyal medya hesapları

Instagram / aslihantoksoy

Facebook / aslıhantoksoy

Youtube / aslihantoksoy

X / aslihantksy

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turkishpress.co.uk sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.