Aslıhan Toksoy
Köşe Yazarı
Aslıhan Toksoy
 

GÖSTERİŞLİ TEKLİFLER, AŞKI NEZARETSİZ KILIYOR

 İsrafsız Sevginin Bedeli – Gösterişli Jestlerin Tehlikeleri İsraf, lüks ve aşırı konforun insan hayatına ve topluma verdiği zararları hepimiz biliyoruz. Şu anki evlilik teklifleri, aşkı güzelleştirmesi gerekirken, bazen trajediye çeviriyor. Beş gün önce Adana’da eğitim uçağıyla gerçekleştirilen evlilik teklifi, ne yazık ki ağır bir kaza ile sonuçlandı. Bu olay sadece bir talihsiz kaza değil; aynı zamanda bu buna benzer kazalar gösteriyor ki gösteriş budalalığının somut bir örneğidir. İslam’ın ve sağduyunun bize öğrettiği dengeyi—ne cimri ne savurgan olmayı—biz nasıl kısa sürede unuttuk? Bugün evlilik teklifleri, ihtiyaçtan değil gösterişten yapılıyor. Hâlbuki sevgi, bir limiti aşmadan kalpte huzur bulmalı, insanı yüceltmeli.     Geleneksel Zarafet – Şatafat Değil, Sadelik Güzeldir İslam, aşırı lüksün toplumu böleceğini, kaynakları savurmanın bireyi ve toplumu zayıflatacağını açıkça ortaya koymuştur. Buradaki lüks, lüks teknoloji değil, ihtiyaç fazlası, gereksiz harcamalardır. Osmanlı ve Anadolu geleneğinde ise evlilik teklifleri böylesi bir israfın bir parçası olmadı. O zamanlar erkekler sevgililerine bir tektaş yerine bir nar gönderirdi. Nar; bereketi, sadakati, kalpten çoğalmayı simgelerdi. O Adem'in zarafeti, sabrı ve değeri buradaydı.   İsteme merasiminde suya tuz atmak, kezzap dökmek, baharatları karıştırmak… Bugün kimi yerlerde gelin adayları, damat adayını “sabır testi” adı altında adeta işkenceye tabi tutuyor. Oysa bu geleneğin aslı bambaşkaydı. Eskiden, eğer gelin adayı damat adayını beğenip evliliğe razıysa, ona şekerli kahve ve tatlı bir ikram sunardı. Bu, sessiz bir onaydı. Ama eğer gelin bu evliliğe sıcak bakmıyorsa, fincana tuz ekler, kahveyi o şekilde ikram ederdi. Tuzlu kahve, olumsuz düşünceyi kibarca ileten sözsüz bir mesajdı.   Gösteriş Geçici, Nezaket Kalıcıdır Oysa günümüzde evlilik teklifleri adeta bir tüketim şovuna dönüştü. Drone’larla sayılar kuşanılıyor, helikopterlerden yüzük atılıyor. Bunun adı sevgi değil, sahte bir dikkat çekme çabası. Bununla kazanan ne aşk ne huzur; kazanç sadece kısa bir beğeni. Bazı kaynaklarda da vurgulandığı üzere, gereksiz harcama hem bireye hem topluma zarar verir. Kaynaklar sınırsız değil; aşırı israf insanlığın vicdanını da çürütüyor. Lüks içinde yaşayan toplumlarda çoğu zaman mağdur ve zayıf durumda olanlar da vardır. Toplumsal dengeyi korumamız gereken bu dönemde, evlilik teklifleri bile gösteriş yerine içsel değerlere yaslanmalı. Nar göndermek hâlâ bir tercih olabilir; bir tutam samimiyet hâlâ bir güç olabilir.   SON SÖZ OLARAK; Osmanlı toplumunda evlilik, yalnızca iki insanın değil, iki ailenin bir araya gelişiydi. Günlük hayatlarında hâkim olan sadelik, evlilik süreçlerinde de kendini gösterirdi. Ancak bu sadelik, sıradanlık değil; içinde derin bir nezaket, edep ve zarafet barındıran bir duruştu. Osmanlı medeniyetinde ahlak ve görgü, evlilik hazırlıklarının ayrılmaz parçasıydı. İsteme merasiminden düğüne kadar her aşama, incelikli bir adab-ı muaşeret anlayışıyla şekillenirdi. Aileler, karşı tarafın haysiyetini zedeleyecek söz ve tavırlardan kaçınır; her adım saygı, nezaket ve vakar içinde atılırdı. Onların evlilikte ulaştıkları bu edep ve terbiye seviyesi, diğer toplumlarla kıyaslandığında benzersizdi. Birbirini tanımayan iki ailenin bile bu süreçte sergilediği karşılıklı hürmet, insanlığa örnek olacak nitelikteydi. Bu anlayış, hiçbir milleti, mezhebi ya da inancı ayırmadan, bütün insanlığa ışık tutabilecek bir medeniyet mirası olarak korunmuş ve nesillere aktarılmıştır. Bugün bizim için de ders alınması gereken gerçek şu ki; evlilik, gösterişli organizasyonların değil, derin saygı ve zarafetin üzerine inşa edildiğinde kalıcı olur.   Gösteriş geçicidir, nezaket kalıcıdır. Aşk, narın sadeliğinde yeşermeli. Aslında Osmanlı'nın zarif geleneği hâlâ bize fısıldıyor: Sadelik, gerçek değerdir.     Yazarın sosyal medya hesapları Instagram / aslihantoksoy X / aslihantksy Facebook / aslıhantoksoy Youtube / aslihantoksoy
Ekleme Tarihi: 08 Ağustos 2025 -Cuma
Aslıhan Toksoy

GÖSTERİŞLİ TEKLİFLER, AŞKI NEZARETSİZ KILIYOR

 İsrafsız Sevginin Bedeli – Gösterişli Jestlerin Tehlikeleri

İsraf, lüks ve aşırı konforun insan hayatına ve topluma verdiği zararları hepimiz biliyoruz. Şu anki evlilik teklifleri, aşkı güzelleştirmesi gerekirken, bazen trajediye çeviriyor. Beş gün önce Adana’da eğitim uçağıyla gerçekleştirilen evlilik teklifi, ne yazık ki ağır bir kaza ile sonuçlandı. Bu olay sadece bir talihsiz kaza değil; aynı zamanda bu buna benzer kazalar gösteriyor ki gösteriş budalalığının somut bir örneğidir.

İslam’ın ve sağduyunun bize öğrettiği dengeyi—ne cimri ne savurgan olmayı—biz nasıl kısa sürede unuttuk? Bugün evlilik teklifleri, ihtiyaçtan değil gösterişten yapılıyor. Hâlbuki sevgi, bir limiti aşmadan kalpte huzur bulmalı, insanı yüceltmeli.

 

 

Geleneksel Zarafet – Şatafat Değil, Sadelik Güzeldir

İslam, aşırı lüksün toplumu böleceğini, kaynakları savurmanın bireyi ve toplumu zayıflatacağını açıkça ortaya koymuştur. Buradaki lüks, lüks teknoloji değil, ihtiyaç fazlası, gereksiz harcamalardır. Osmanlı ve Anadolu geleneğinde ise evlilik teklifleri böylesi bir israfın bir parçası olmadı.

O zamanlar erkekler sevgililerine bir tektaş yerine bir nar gönderirdi. Nar; bereketi, sadakati, kalpten çoğalmayı simgelerdi. O Adem'in zarafeti, sabrı ve değeri buradaydı.

 

İsteme merasiminde suya tuz atmak, kezzap dökmek, baharatları karıştırmak…

Bugün kimi yerlerde gelin adayları, damat adayını “sabır testi” adı altında adeta işkenceye tabi tutuyor. Oysa bu geleneğin aslı bambaşkaydı. Eskiden, eğer gelin adayı damat adayını beğenip evliliğe razıysa, ona şekerli kahve ve tatlı bir ikram sunardı. Bu, sessiz bir onaydı. Ama eğer gelin bu evliliğe sıcak bakmıyorsa, fincana tuz ekler, kahveyi o şekilde ikram ederdi. Tuzlu kahve, olumsuz düşünceyi kibarca ileten sözsüz bir mesajdı.

 

Gösteriş Geçici, Nezaket Kalıcıdır

Oysa günümüzde evlilik teklifleri adeta bir tüketim şovuna dönüştü. Drone’larla sayılar kuşanılıyor, helikopterlerden yüzük atılıyor. Bunun adı sevgi değil, sahte bir dikkat çekme çabası. Bununla kazanan ne aşk ne huzur; kazanç sadece kısa bir beğeni.

Bazı kaynaklarda da vurgulandığı üzere, gereksiz harcama hem bireye hem topluma zarar verir. Kaynaklar sınırsız değil; aşırı israf insanlığın vicdanını da çürütüyor. Lüks içinde yaşayan toplumlarda çoğu zaman mağdur ve zayıf durumda olanlar da vardır.

Toplumsal dengeyi korumamız gereken bu dönemde, evlilik teklifleri bile gösteriş yerine içsel değerlere yaslanmalı. Nar göndermek hâlâ bir tercih olabilir; bir tutam samimiyet hâlâ bir güç olabilir.

 

SON SÖZ OLARAK;

Osmanlı toplumunda evlilik, yalnızca iki insanın değil, iki ailenin bir araya gelişiydi. Günlük hayatlarında hâkim olan sadelik, evlilik süreçlerinde de kendini gösterirdi. Ancak bu sadelik, sıradanlık değil; içinde derin bir nezaket, edep ve zarafet barındıran bir duruştu.

Osmanlı medeniyetinde ahlak ve görgü, evlilik hazırlıklarının ayrılmaz parçasıydı. İsteme merasiminden düğüne kadar her aşama, incelikli bir adab-ı muaşeret anlayışıyla şekillenirdi. Aileler, karşı tarafın haysiyetini zedeleyecek söz ve tavırlardan kaçınır; her adım saygı, nezaket ve vakar içinde atılırdı.

Onların evlilikte ulaştıkları bu edep ve terbiye seviyesi, diğer toplumlarla kıyaslandığında benzersizdi. Birbirini tanımayan iki ailenin bile bu süreçte sergilediği karşılıklı hürmet, insanlığa örnek olacak nitelikteydi. Bu anlayış, hiçbir milleti, mezhebi ya da inancı ayırmadan, bütün insanlığa ışık tutabilecek bir medeniyet mirası olarak korunmuş ve nesillere aktarılmıştır.

Bugün bizim için de ders alınması gereken gerçek şu ki; evlilik, gösterişli organizasyonların değil, derin saygı ve zarafetin üzerine inşa edildiğinde kalıcı olur.

 

Gösteriş geçicidir, nezaket kalıcıdır.
Aşk, narın sadeliğinde yeşermeli.
Aslında Osmanlı'nın zarif geleneği hâlâ bize fısıldıyor: Sadelik, gerçek değerdir.

 

 

Yazarın sosyal medya hesapları

Instagram / aslihantoksoy

X / aslihantksy

Facebook / aslıhantoksoy

Youtube / aslihantoksoy

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turkishpress.co.uk sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.