Kudüs- Mescid-i Aksa, bugün sadece taş bir yapı değil; dinlerin, medeniyetlerin ve direnişin sembolüdür. Ancak bu sembol, son günlerde yalnızca fiziksel değil, dijital olarak da tehdit altında. “Gelecek Yıl Kudüs’te” başlığıyla servis edilen ve Mescid-i Aksa’nın yıkılıp yerine sözde “Süleyman Mabedi”nin (Üçüncü Tapınak) inşa edildiğini gösteren yapay zekâ destekli video, yalnızca bir kurgusal deneme değil; ideolojik ve inanç temelli bir mühendisliğin dijital cephesidir.
Bu içerik, yalnızca İslam dünyasının kutsal değerlerine karşı yapılmış bir provokasyon değil, aynı zamanda radikal Siyonist aklın uzun yıllardır sürdürdüğü “Üçüncü Tapınak” planının yeni bir yüzüdür: Gerçekten önce zihinleri fethetmek.
Örgüt, Mescid-i Aksa’ya yönelik baskınları, “2278 Yahudi, Hamursuz (Pesah) Bayramı’nın beşinci gününde Tapınak Tepesi’ne çıktı” başlığıyla şu ifadeleri kullandı:
Manzara, her geçen gün eski zamanları daha çok andırıyor. Tapınak Tepesi'ne çıkan Yahudi sayısı arttıkça, Kutsal Tapınağın yeniden inşasına duyulan özlem de artıyor, umarız bu yakında gerçekleşir. Bu hafta boyunca 6 binden fazla Yahudi Tapınak Tepesi’ne çıktı. Yahudilere Tapınak Tepesi’ne tam ve eşit erişim hakkı tanındığında bu sayıların nereye ulaşacağını sadece hayal edebiliriz.”
Mescid-i Aksa, siyonist ideolojinin merkezinde neden yer alıyor?
Mescid-i Aksa'nın bulunduğu Harem-i Şerif bölgesi, Yahudi inancına göre “Tapınak Tepesi” (Temple Mount) olarak adlandırılıyor. Yahudi geleneğine göre burada Süleyman tarafından inşa edilen Birinci Tapınak (M.Ö. 957) ve sonrasında Babil sürgününden dönüşle inşa edilen İkinci Tapınak (M.Ö. 516) bulunmaktaydı. Her iki tapınak da yıkıldı ve Yahudi tarihinde derin bir travma olarak yer etti.
Modern Siyonizm, 19. yüzyılın sonlarından itibaren bu tarihi zemini “Yahudi ulusal uyanışı”nın simgesi haline getirdi. Özellikle 1967’deki Altı Gün Savaşı sonrası İsrail’in Doğu Kudüs’ü işgaliyle birlikte radikal Yahudi çevrelerde “Üçüncü Tapınak”ın inşası fikri daha da güç kazandı. Mescid-i Aksa bu nedenle, Siyonist ideolojinin "tarihi tamamlamak" ve Kudüs’ü tek taraflı olarak Yahudi kimliğiyle tanımlamak istediği merkezî bir hedef haline geldi.
Süleyman Mabedi'nin inşası neyi simgeliyor?
Yahudi inancına göre tarihte iki kez inşa edilen tapınak, Kudüs’teki Tapınak Tepesi’nde (Harem-i Şerif) yer alıyordu. Birincisi, Hz. Süleyman tarafından M.Ö. 957’de, ikincisi Babil sürgünü sonrası M.Ö. 516’da inşa edildi. Her ikisi de tarihsel süreçte yıkıldı.
Ancak bazı radikal dini gruplar, bu tapınakların yerinin bugün Mescid-i Aksa’nın olduğu bölge olduğunu iddia ediyor ve “Üçüncü Tapınak”ın inşasını dini bir görev sayıyor. Yahudi mistisizmine göre, bu tapınak yeniden inşa edildiğinde Mesih gelecek, dünya düzene kavuşacak (!) ve Tanrı’nın krallığı Kudüs’te kurulacak.
İşte bu nedenle Mescid-i Aksa, yalnızca fiziksel bir yapı değil; Siyonist inancın kehanetle harmanlanan politik ajandasının merkezidir.
Kızıl İnek ve Mesih senaryosu
Bu ideolojide bir diğer kilit sembol ise “Kızıl İnek”. Yahudi dinî metinlerine göre, eksiksiz, lekesiz bir kızıl inek kurban edilmeden tapınak inşa edilemez. Bu kurbanla birlikte eski ritüel saflık yeniden kazanılacak, ve bu olay “tapınağın inşası”nın başlangıcı olarak kabul edilecek.
Son yıllarda İsrail’de kızıl ineklerin genetik olarak yetiştirildiği, ABD'den bu amaçla getirildiği biliniyor. Radikal çevrelerce bu adımlar “Mesih’in gelişine hazırlık” olarak lanse ediliyor.
Ancak burada mesele inanç değil; kutsal metinlerin, dini ritüellerin ve kehanetlerin jeopolitik mühendislik için araçsallaştırılmasıdır.
Dijital işgal: Mescid-i Aksa’nın zihinlerde yıkılışı
“Gelecek Yıl Kudüs’te” başlığıyla yayılan yapay zekâ videosu, Mescid-i Aksa’nın bombalanarak yıkıldığını ve yerine görkemli bir tapınak yapıldığını gösteriyor. Bu içerik, yalnızca kurgusal bir anlatı değil; dijital bir algı operasyonudur.
Amaç, yıkım fikrini “normalleştirmek”; ekranlarda gördüğümüzü gerçekmiş gibi içselleştirmemizi sağlamak. Bu, dijital çağda işgalin yeni biçimidir: önce hayali kur, sonra zihni fethet, sonra gerçeğe dönüştür.
Peki; Siyonizm’in asıl hedefi nedir?
Modern Siyonist ideolojinin temel motivasyonu, Tevrat'ta vaat edilen topraklarda “Yahudi egemenliğini” yeniden kurmak ve Kudüs’ü bu egemenliğin ebedi başkenti ilan etmektir. Mescid-i Aksa bu nedenle, yalnızca bir yapı değil; bu egemenlik tahayyülünün sembolik anahtarıdır.
1967’de İsrail’in Doğu Kudüs’ü işgal etmesiyle birlikte “Tapınak Tepesi”ni yeniden ele geçirme arzusu daha açık şekilde dile getirilmeye başlandı. Tapınak Enstitüsü gibi örgütler, kamuoyuna açık çağrılar yaparak bu ideali canlı tutuyor: “Tapınak yeniden inşa edilmeden kurtuluş gelmez.”
Ancak bu planın gerçekleşmesi için Mescid-i Aksa’nın ortadan kalkması gerekmektedir—ve bu, doğrudan bir halkın hafızasına, kimliğine ve kutsalına açılmış bir savaştır.
Dünya sessiz, Filistin direniyor!
Bu planlar karşısında İslam dünyasının sessizliği, sessizlikten öte bir terk edişe dönüşmüş durumda. Ancak Kudüs, yalnızca bir şehir değil; ümmetin namusudur. Mescid-i Aksa yalnızca bir mihrap değil; bin yıllık adaletin, direnişin, özgürlüğün ve onurun sesi olmuştur.
Bugün dijital platformlarda başlatılan bu saldırılar, yarın fiziksel saldırıların öncüsü olabilir. Tarih boyunca Kudüs'e sahip çıkanlar, kutsalı koruyanlar; susanlar değil, direnenler olmuştur.
Direniş sadece silahla değil, zihinle başlar
Mescid-i Aksa’nın yıkıldığını gösteren yapay zekâ videoları, sadece ekranlarımızda değil, inançlarımızda, bilincimizde, hafızamızda bir işgale zemin hazırlamaktadır.
Bugün yapay zekâ ile yapılanı yarın füzelerle yapmak isteyebilirler. Hatta isteyeceklerdir de denebilir. Bu yüzden direnmek, sadece taşla değil; kalemle, kelimeyle, bilinçle başlar. Kudüs düşerse sadece bir şehir değil, bir vicdan düşer, insan düşer, insanlık düşer!
Ve Unutmamak, Unutturmamak Gerekir:
GELECEK YIL DEĞİL, ŞİMDİ, TAM DA ŞİMDİ KUDÜS’ÜN YANINDAYIZ!!!