Aslıhan Toksoy
Köşe Yazarı
Aslıhan Toksoy
 

Yeni Orta Doğu" Projesi ve 2025: İsrail'in Saldırı Haritası Ne Anlatıyor?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun yıllardır dile getirdiği “Yeni bir Orta Doğu” söylemi, 2025 yılı itibarıyla artık sadece diplomatik bir vizyon değil; askeri hamlelerle şekillenmeye çalışan bir strateji olarak sahaya yansıyor. İsrail, bu yılın ilk yarısında İsrail 2025’in ilk altı ayında, Orta Doğu’nun beş ayrı ülkesine yönelik askeri operasyonlar düzenledi. Gazze, İran, Suriye, Yemen ve Lübnan’ı hedef alan saldırılar, sadece güvenlik gerekçeleriyle açıklanabilecek düzeyde değil. Gazze’de siviller yaşamını yitirirken, İran’la doğrudan çatışmaya girildi; Yemen, Lübnan ve Suriye’de ise bölgesel müttefikler hedef alındı. Bu operasyonlar, İsrail’in uzun süredir gündeminde olan “Yeni Orta Doğu” vizyonunu sahaya uyguladığı bir dönemin işareti olarak değerlendiriliyor. Saldırılarla birlikte on binlerce insan hayatını kaybetti, altyapılar çöktü, milyonlarca kişi insani yardıma muhtaç hâle geldi. İsrail yönetimi tüm operasyonları “kendini savunma hakkı” çerçevesinde tanımlarken; hedef alınan ülkeler, bu müdahaleleri egemenlik ihlali ve savaş ilanı olarak nitelendiriyor.     İsrail'in Hedefi Sadece Askerî Değil: Siyasal Harita Yeniden Çiziliyor Netanyahu'nun 2023'te BM Genel Kurulu'nda gösterdiği haritada dikkat çeken bir eksiklik vardı: Filistin yoktu. Aynı haritada İran ve müttefiklerinin yer aldığı geniş alan ise siyah renkle “tehdit bölgesi” olarak işaretlenmişti. 2025’te bu bölgelerin neredeyse tamamı İsrail'in saldırı haritasına dönüştü. Bu tablo, bazı uzmanlara göre bir rastlantı değil; uzun süredir şekillendirilen bir güvenlik vizyonunun sahadaki karşılığı. Özellikle: Gazze: "Devlet-dışı aktör" olarak Hamas’a yönelik kuşatma. İran: Nükleer potansiyeli engelleme bahanesiyle caydırma. Suriye–Yemen–Lübnan: İran’ın vekil güçleri üzerinden çevresel etkisini kırma stratejisi. Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü’nden David Schenker’e göre, İsrail'in bu yaklaşımı, “iki devletli çözüm ihtimalini tarihin en uzağına itiyor.   Gazze: Süregelen Kuşatma, Derinleşen Yıkım İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları 2023 yılında başlamış olsa da, 2025 yılında yeni bir boyuta taşındı. Yılın ilk altı ayında yapılan hava ve kara operasyonları sonucunda: 55.900’den fazla kişi hayatını kaybetti 17.000’i aşkın çocuk sivil ölümler arasında yer aldı 131.000’den fazla kişi yaralandı Onlarca hastane, okul, yardım merkezi ve altyapı hattı kullanılamaz hâle geldi.   Birleşmiş Milletler'e göre Gazze’de yaşayanların %80’i artık temel yaşam ihtiyaçlarına erişemiyor. İsrail'in bölgedeki saldırıları sivil yaşamı sürdürülemez hâle getirdi. Uluslararası Af Örgütü, operasyonların “toplu cezalandırma” niteliğinde olduğunu bildirdi.   İran: Tahran’a Yönelik Doğrudan Saldırılar İsrail, Mart 2025’te başlattığı operasyonlarla İran’ın başkenti Tahran’da bazı askeri tesisleri ve Devrim Muhafızları hedeflerini vurdu. İsrail Savunma Bakanlığı, saldırıların “nükleer altyapıya dönük önleyici müdahale” olduğunu açıkladı. Ancak: 500 ila 650 kişi öldü, 1.000’den fazla sivil ve askerin yaralandığı bildirildi. İran Dışişleri Bakanlığı, saldırıları "savaş ilanı" olarak değerlendirdi.   Tahran'dan doğrudan askeri karşılık gelmemekle birlikte, İsrail'in kuzey sınırında Lübnan ve Suriye üzerinden vekil saldırılar yoğunlaştı. Ve Şam, Sana, Beyrut, İran’ın Çevresi Baskı Altında İsrail’in 2025 saldırı haritası sadece doğrudan rakip olarak gördüğü Hamas veya İran’la sınırlı değil. Aynı zamanda İran’ın etkili olduğu ülkeler de hedef alındı:   3 Nisan – Şam, Suriye: İran destekli grupların bulunduğu bölgeler bombalandı. En az 42 kişi hayatını kaybetti. 28 Mayıs – Sana, Yemen: Husi güçlerine ait olduğu belirtilen noktalar hedef alındı. 11 ölü, 28 yaralı. 5 Haziran – Beyrut, Lübnan: Hizbullah’a yakın bölgelerde düzenlenen saldırılarda 5 sivil öldü, 17 kişi yaralandı.   İsrail bu saldırıların doğrudan sorumluluğunu üstlenmedi ancak bölgesel istihbarat kaynakları operasyonların İsrail'e ait olduğunu doğruladı. Yeni Orta Doğu: Haritalar Değişiyor, Hukuk Geri Çekiliyor 2025 saldırıları sadece sınır ötesi askeri operasyonlar değil; İsrail’in bölgede kendi lehine yeniden tanımladığı jeopolitik düzenin uygulamaları olarak da okunuyor. Buna göre: Yerleşim politikaları Batı Şeria’da genişletiliyor, Gazze insansızlaştırılıyor, İran çevresinde caydırıcılık duvarı örülüyor, Filistin’in coğrafi ve siyasi bütünlüğü fiilen ortadan kaldırılıyor.   Carnegie Orta Doğu Merkezi’nden Yezid Sayigh’e göre bu durum, İsrail’in “fiili sömürgeleştirme stratejisinin açık bir parçası.”    Uluslararası Hukuk Ne Diyor? Gazze’de sivil hedeflerin bombalanması, Tahran’a yönelik saldırıların BM kararı olmadan yürütülmesi, Beyrut gibi şehirlerde yerleşim alanlarının hedef alınması; hepsi uluslararası hukukun temel ilkeleriyle çelişiyor. Ancak İsrail, bu saldırıları “kendini savunma hakkı” ile gerekçelendiriyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bu yıl da bir karar çıkaramazken, Batılı devletler tepkilerini sadece “endişe” düzeyinde tuttu.  Sonuç olarak, yeni bir bölge tasarımının İsrail’in 2025’te eş zamanlı olarak beş ayrı ülkeyi hedef alması, askeri reflekslerden öte, stratejik bir planın parçası olarak okunuyor. Bu plan, Gazze’de kalıcı hâkimiyet, İran’ın çevrelenmesi ve Filistin’in haritalardan silinmesiyle şekilleniyor. Kimi uzmanlar bu durumu “güvenlik şemsiyesi” olarak savunurken, diğer bir kesim ise açıkça bölgesel bir yeniden dizayn süreci olarak yorumluyor.    
Ekleme Tarihi: 24 Haziran 2025 -Salı
Aslıhan Toksoy

Yeni Orta Doğu" Projesi ve 2025: İsrail'in Saldırı Haritası Ne Anlatıyor?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun yıllardır dile getirdiği “Yeni bir Orta Doğu” söylemi, 2025 yılı itibarıyla artık sadece diplomatik bir vizyon değil; askeri hamlelerle şekillenmeye çalışan bir strateji olarak sahaya yansıyor. İsrail, bu yılın ilk yarısında İsrail 2025’in ilk altı ayında, Orta Doğu’nun beş ayrı ülkesine yönelik askeri operasyonlar düzenledi. Gazze, İran, Suriye, Yemen ve Lübnan’ı hedef alan saldırılar, sadece güvenlik gerekçeleriyle açıklanabilecek düzeyde değil. Gazze’de siviller yaşamını yitirirken, İran’la doğrudan çatışmaya girildi; Yemen, Lübnan ve Suriye’de ise bölgesel müttefikler hedef alındı.

Bu operasyonlar, İsrail’in uzun süredir gündeminde olan “Yeni Orta Doğu” vizyonunu sahaya uyguladığı bir dönemin işareti olarak değerlendiriliyor.

Saldırılarla birlikte on binlerce insan hayatını kaybetti, altyapılar çöktü, milyonlarca kişi insani yardıma muhtaç hâle geldi. İsrail yönetimi tüm operasyonları “kendini savunma hakkı” çerçevesinde tanımlarken; hedef alınan ülkeler, bu müdahaleleri egemenlik ihlali ve savaş ilanı olarak nitelendiriyor.

 

 

İsrail'in Hedefi Sadece Askerî Değil: Siyasal Harita Yeniden Çiziliyor

Netanyahu'nun 2023'te BM Genel Kurulu'nda gösterdiği haritada dikkat çeken bir eksiklik vardı: Filistin yoktu. Aynı haritada İran ve müttefiklerinin yer aldığı geniş alan ise siyah renkle “tehdit bölgesi” olarak işaretlenmişti. 2025’te bu bölgelerin neredeyse tamamı İsrail'in saldırı haritasına dönüştü.

Bu tablo, bazı uzmanlara göre bir rastlantı değil; uzun süredir şekillendirilen bir güvenlik vizyonunun sahadaki karşılığı. Özellikle:

  • Gazze: "Devlet-dışı aktör" olarak Hamas’a yönelik kuşatma.
  • İran: Nükleer potansiyeli engelleme bahanesiyle caydırma.
  • Suriye–Yemen–Lübnan: İran’ın vekil güçleri üzerinden çevresel etkisini kırma stratejisi.

Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü’nden David Schenker’e göre, İsrail'in bu yaklaşımı, “iki devletli çözüm ihtimalini tarihin en uzağına itiyor.

 

Gazze: Süregelen Kuşatma, Derinleşen Yıkım

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları 2023 yılında başlamış olsa da, 2025 yılında yeni bir boyuta taşındı. Yılın ilk altı ayında yapılan hava ve kara operasyonları sonucunda:

  • 55.900’den fazla kişi hayatını kaybetti
  • 17.000’i aşkın çocuk sivil ölümler arasında yer aldı
  • 131.000’den fazla kişi yaralandı
  • Onlarca hastane, okul, yardım merkezi ve altyapı hattı kullanılamaz hâle geldi.

 

Birleşmiş Milletler'e göre Gazze’de yaşayanların %80’i artık temel yaşam ihtiyaçlarına erişemiyor. İsrail'in bölgedeki saldırıları sivil yaşamı sürdürülemez hâle getirdi. Uluslararası Af Örgütü, operasyonların “toplu cezalandırma” niteliğinde olduğunu bildirdi.

 

İran: Tahran’a Yönelik Doğrudan Saldırılar

İsrail, Mart 2025’te başlattığı operasyonlarla İran’ın başkenti Tahran’da bazı askeri tesisleri ve Devrim Muhafızları hedeflerini vurdu. İsrail Savunma Bakanlığı, saldırıların “nükleer altyapıya dönük önleyici müdahale” olduğunu açıkladı. Ancak:

  • 500 ila 650 kişi öldü,
  • 1.000’den fazla sivil ve askerin yaralandığı bildirildi.
  • İran Dışişleri Bakanlığı, saldırıları "savaş ilanı" olarak değerlendirdi.

 

Tahran'dan doğrudan askeri karşılık gelmemekle birlikte, İsrail'in kuzey sınırında Lübnan ve Suriye üzerinden vekil saldırılar yoğunlaştı.

Ve Şam, Sana, Beyrut, İran’ın Çevresi Baskı Altında

İsrail’in 2025 saldırı haritası sadece doğrudan rakip olarak gördüğü Hamas veya İran’la sınırlı değil. Aynı zamanda İran’ın etkili olduğu ülkeler de hedef alındı:

 

  • 3 Nisan – Şam, Suriye: İran destekli grupların bulunduğu bölgeler bombalandı. En az 42 kişi hayatını kaybetti.
  • 28 Mayıs – Sana, Yemen: Husi güçlerine ait olduğu belirtilen noktalar hedef alındı. 11 ölü, 28 yaralı.
  • 5 Haziran – Beyrut, Lübnan: Hizbullah’a yakın bölgelerde düzenlenen saldırılarda 5 sivil öldü, 17 kişi yaralandı.

 

İsrail bu saldırıların doğrudan sorumluluğunu üstlenmedi ancak bölgesel istihbarat kaynakları operasyonların İsrail'e ait olduğunu doğruladı.

Yeni Orta Doğu: Haritalar Değişiyor, Hukuk Geri Çekiliyor

2025 saldırıları sadece sınır ötesi askeri operasyonlar değil; İsrail’in bölgede kendi lehine yeniden tanımladığı jeopolitik düzenin uygulamaları olarak da okunuyor. Buna göre:

  • Yerleşim politikaları Batı Şeria’da genişletiliyor,
  • Gazze insansızlaştırılıyor,
  • İran çevresinde caydırıcılık duvarı örülüyor,
  • Filistin’in coğrafi ve siyasi bütünlüğü fiilen ortadan kaldırılıyor.

 

Carnegie Orta Doğu Merkezi’nden Yezid Sayigh’e göre bu durum, İsrail’in “fiili sömürgeleştirme stratejisinin açık bir parçası.”

 

 Uluslararası Hukuk Ne Diyor?

Gazze’de sivil hedeflerin bombalanması, Tahran’a yönelik saldırıların BM kararı olmadan yürütülmesi, Beyrut gibi şehirlerde yerleşim alanlarının hedef alınması; hepsi uluslararası hukukun temel ilkeleriyle çelişiyor.

Ancak İsrail, bu saldırıları “kendini savunma hakkı” ile gerekçelendiriyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bu yıl da bir karar çıkaramazken, Batılı devletler tepkilerini sadece “endişe” düzeyinde tuttu.

 Sonuç olarak, yeni bir bölge tasarımının İsrail’in 2025’te eş zamanlı olarak beş ayrı ülkeyi hedef alması, askeri reflekslerden öte, stratejik bir planın parçası olarak okunuyor. Bu plan, Gazze’de kalıcı hâkimiyet, İran’ın çevrelenmesi ve Filistin’in haritalardan silinmesiyle şekilleniyor.

Kimi uzmanlar bu durumu “güvenlik şemsiyesi” olarak savunurken, diğer bir kesim ise açıkça bölgesel bir yeniden dizayn süreci olarak yorumluyor.

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turkishpress.co.uk sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.