Tabii ki bununla bağlantılı olarak bazı temel kavramlar ve tanımlamalar da değişiyor ve yeni anlamlar kazanıyor.
Araştırmalara baktığımızda onlarca, yüzlerce yeni gelişme ve yeni bilgi alanları açıldığını görmek mümkün. Fakat bu konulardan en etkileyici olanı, vücudumuzda bizimle birlikte yaşayan mikroorganizmalar yani kısaca mikroplar.
Bunun tıptaki adı ‘’ vücut mikroflorası ‘’. Vücudumuzda yaklaşık 100 trilyon hücre olduğu tahmin ediliyor.
Ancak bizimle birlikte yaşayan bu mikroflora üyelerinin ya da bakteri topluluğunun da sayısal olarak en az vücut hücrelerinin on katı olduğunu yine araştırmalardan bilmekteyiz.
Mikroflora ya da diğer adıyla mikrobiyomun önemi aslında 2000 ‘li yılların başında yeni yeni anlaşılmaya başlandı.
Hatta o derece ki, vücuttaki fonksiyonları, hastalık ve sağlıktaki önemi ortaya çıktıkça mikroflora, vücudun ’unutulan organı’’ olarak da adlandırıldı.
Vücuttaki önemli faydaları ve görevleri olduğu, hastalık oluşumunda ve tekrar sağlığa kavuşma sürecindeki değişimleri anlaşıldıkça, vücut mikroflorası birçok hastalığın tedavisinde de önemli bir faktör olarak yerini almaya başladı.
Günümüzde dünyada bütün ülkelerde bir salgın gibi yayılan obezite, hipertansiyon, diyabet, insülin direnci ve daha birçok önemli hastalıkta tedavi süreçlerinde vücudun iç dengelerinin ve özellikle mikrobiyal dengenin tekrar sağlanması oldukça büyük önem taşıyor.
Çünkü bu mikrobiyal denge, beslenme şeklinden, yaşam tarzından, psikolojik durumdan ve kullanılan ilaçlardan ciddi derecede etkilenmekte.
Bilimsel olarak da birçok araştırma gösteriyor ki, vücudun iç dengelerine ve hücresel sağlığa odaklanarak atılan her adım, hastalıklardan uzak, mutlu bir yaşama sizi kolaylıkla yaklaştırıyor.
Bunun pratik uygulaması olarak, beslenmede ve yaşam alışkanlıklarında hücresel sağlığa odaklanarak yaptığımız değişimlerle, vücudun muhteşem iyileşme mekanizmalarının nasıl aktifleştiğini ve kişinin ilaçlardan kurtularak nasıl daha özgür bir hayat yaşadığını bizzat merkezimize başvuranlarda görmek bizi mutlu ediyor.